Nasreddin Hoca karpuz ekmiş...
(bu hiciv tamamıyla bir hayal ürünümdür).
Dâvet etmiş Hoca’yı akşam yatsı arası, Gören olmasın diye köyün sinsi azası. Hoş muhabbet yapılır yenilir ve içilir… Hoca’nın şerefine bir de karpuz kesilir. Biraz abartı olur, ben dersem ki, kırk, çok da.... Siz de farzedin dostlar; karpuz tam yirmi okka! Hoca çok hayret eder, epeyce de şaşırır. Nefes bile almadan dilimleri aşırır. Sonra der ki; hem iri, hem de tatlı mübârek. Ağacı da tahminim; çok büyük olsa gerek. Hikmete bakın meyve oldukça da çok sulu. Deyin bana dikmenin nasıl olur usulü. Tamam, derler Hoca’ya eğer ekmekse kastın, Bulamazsın bir meyve bundan daha da üstün. Ağacı büyük olur böylesi cins karpuzun. Gövdesi de pek koca, hem de boyu çok uzun. Derler ki; hem sen bunu yaz kış sulayacaksın. Sel gelmiş olsa bile tarlaya salacaksın. Bir yığın meyve olur, pahalıya satarsın. Ağacını da kışın evde bol-bol yakarsın. Koca tarlaların var hem boş bekler ne diye, Para-pul da istemez tohum bizden hediye. Hoca içinden derki; demek sevmişler beni, Ayıp olur köylüye almazsam hediyemi. ... … Düşünün bütün sular komşulara akarmış… Hocanın tarlaları bundan kurak kalırmış.. Ancak birkaç yeşillik çıkar baharda en çok. Ne ektiyse bir türlü bereketi yok mu yok. Babadan miras fakat, Hoca çiftçilik bilmez. Madem akıl beleş, der, geriye de çevirmez. Eline tutuştururlar tam bir çuval çekirdek. Hoca da ıhla-tısla taşır taaa evine dek. ............. Zemheri ortasında Hoca eker bideri. Yaratan’a el açar, beş kat ver Yâ Râb geri. Hoca her namaz ardı hergün çıkar duâya, Birden başlar mübârek sicim gibi yağmaya. Köylülerin tarlası selden aşınır gider, Köy azası muhtarla Hoca’ya şunları der: Hoca sana istersen fazlaca su verelim. Hatta köyün selini tarlana çevirelim. Suyunu çok verirsen karpuz da koca olur. Öyle ya; satarken de kârı da bolca olur. Hoca derki; elbette siz iyi bilirsiniz. Fakındayım ki; beni, sizler çok seversiniz. ... Köylü selin suyunu Hoca’nın tarlasına, Salar bütün kış boyu kıs-kıs güler ardına. Hoca aylar boyunca karpuz düşüne dalar. Sürekli meyve dolu hergün görür rüyâlar. Bilmez ki tohumları seller götürmüş çoktan. Boş yere umut besler, bolluk diler hep Hâk’tan. ... Kış geçer bahar gelir karpuzlardan eser yok. Köylülünün hiçbirinden çıkmaz bile tek bir tık. Çok yağışsız geçmiştir bu bahar da, üstelik; Hem Hoca‘da kalmamış çoktan tek bir metelik. Hanımı derki; Hoca, bence mısır ekelim, Karpuzu Allah bilir, boşa beklemeyelim! Hoca der ki, kırk yılda hanım sözünü senin. Seninle evlenirken tutmaya söz vermiştim. Şimdi zamanı geldi, dediğin gibi olsun, Kâra geçersek senin, anası bana kalsın! Fikrin iyi güzel de, nasıl başaracağız; Bu iş suyla bitiyor, nereden bulacağız? Dolaşır kara-kara Hoca hep düşünerek. Birden aklına gelir, bolca su vermek gerek! Hoca, dere bendini vurur kırar devirir. Köyün bütün suyunu tarlasına çevirir. Daha birgün geçmeden köyde başlar kuraklık. Derler ki; var bu işin içinde bir sakatlık. Seğirterek dörtnala kaynağa koştururlar, Manzaraya inanmaz, birden donup kalırlar: Koca derenin suyu çağıl-çağıl akmakta. Hoca da tarlasında keyflice yatmakta. Bağrışırlar: ’Ey Hoca, bilmez misin ne yaptın!? Köylüyü çoluk çocuk tümünden aç bıraktın! Bir damla su kalmadı çeşmelerinde köyün. Evde bulunan suyla yemek pişmez bir öğün. Hoca bu, aldırır mı onun bunun lafına. Hiç oralı olmadan bakınır etrafına. Sonra döner köylüye; bu sizdeki ne telaş, İş bitsin suyu köye salarım yavaş-yavaş! Sizler değil miydiniz bana veren bu aklı. Karpuzdaki kerâmet; bol su işinde saklı. Aceleye gerek yok, durun ey köylü durun, Az kaldı çıkmasına; karpuzları bir görün! Çok sevineceksiniz, bakın ne diyeceğim; Size söz herkese tam on karpuz vereceğim! Unuttum söyelemeye, müjdemi hemen verin: Karpuzlar yeter yetmez, suyunuz geldi bilin! (Kederli Ozan/Almanya, 29.10.2007) |
Bana böbregiini vererek 9 yıldan beri yaşatan dünyanın iyi insanı eşim'in şahsında "BÜTÜN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ"nü kutluyorum...
Beğeniyle kutlarım...
......................................Saygı ve Selamlarımla...