Son hıçkırık
Başkalaştı duvarlar, ne duyarlar, nede görürler eskisi gibi.
Şahit olduktan sonra bir hiçkırığın sesine, biraktılar boyunlarını bükerek dinlenmeyi sanki. Oda kuytu bir köşe, terk edilmiş bir şehire benzer artık. Yıllardır kimse uğramamış gibi baş ucuma, sessizliğe dalmış pencereme bakarım. Gökyüzü tek bir buğulu renge bürünmüş, çok eski bir anıya benzer hale gelmiş. Çocukluğum. Şu ah geçmese içimden, yaşadığımı bile unutucaktım. Çocukluğumun yüzü, tüm sureti. Önüme gelir tek bir resimde. Aşk neydi? Arkadaşlıktı, diye duyarım bir çocuğun sesini. Peki ya nefret? Aşktı diye duyarım kendi sesimi. Yıllar değiştirmiş seni, duyarım tekrar çocuğun sesini. Sende ne kadar safmışsın, diye yanıtlarım. Hayat henüz girmedi kanıma, der kararlı bir şekilde. Sen yaşa cocuk, der içimdeki ses. Sen yaşa. Yaşa, diyebilseydim. Yaşasaydım, keşke. Çok geç. |