Kalem kağıt işte ne olsun
Aklıma geliyorsun belli belirsiz saatlerde
Uykusuz kalışlarım buluşuyor senin olmadığın sabahlarla Bazı zamanlarda hüzün oluyorsun yüzümün belirginleşen çizgilerinde Öylece karşımda dikiliyorsun Düşlerden geriye kalan zamanlarda Ruhumun gözlerine tutuklu kalışları var hâlâ Gündüz ya da gece farketmiyor Sen hep nöbettesin başucumda Her anı alıp götürüyorsun sorgusuz İçtiğim sigarayla ciğerlerimde biriktiriyorum seni günbegün Parmaklarımın arasındaki sigarayı ben tutuşturuyorum Yokluğunun kıvılcımlarıyla sen beni yakıyorsun Azar azar her nefeste çekiyorum içime seni Bir de çay yudumlarken takılıyorsun ki boğazımda Çözemediğim düğümlerine yeni düğümler atıyorsun Gülüşlerinle içimi ılıkca ısıtmaların vardı önceleri Şimdilerde nefes ağırlaştıran yutkunmalarım Bardağı öyle tutarken avuçlarımda Ellerinin avuçlarımın arasında ısınışı geliyor Bir müddet kalıyor öylece Ellerinle kalıyorsun hayalimde saniyeler içinde Ben kışın sıcak yazın da serindim senin için Şimdilerde mevsim kış bense kendimi bile ısıtamıyorum Sonrasındaysa kaybolup gidişin geliyor habersiz sebepsiz Ben en çokta gidişini düşünüyorum Yine gelirmisin bilmiyorum Sadece kolay olmadığını biliyorum Sorarmısın beni oralardan onuda bilmiyorum Olur da sorarsan eğer Kalem kağıt işte ne olsun Küçük bir nokta bile koyamadan ben hep seni yazıyorum Sense bir türlü içimde bitmiyor tükenmiyorsun Güray Gökkaya |