Cefakar olsanNe olur... Biraz cefakar olsan Her lahzada şikayet etmekten sakınsan Sabrın, ilmin, irfanın ufkunda derin bir nefes alsan Marifeti, hikmeti, edebi, nezaketi, itibarı halin için kuşansan Miskin dersin, alay edersin, fırsatçılarla mukayese edersin lakin kendini ne kadar bildiğini umursamazsın Saatlerce aynanın karşısında bakım yaparsın, dışarıya çıkmadan olmayan kişiliği nasıl ve nerede bulmak için çırpınırsın Hiç... Sormadın Bir lahza olsun duymadın Ne yazdımsa okumadın, yırtıp attın Biz bu kadar mı yabancıydık, nedir bu hıncın Haksız yere yargılamayı meşru mu görüyor yoksa inancın Dinlemek, sabırla ve nezaketle tahammül göstermek hakkı değil midir masum olan insanın Bilmem ki... Neden hiç anlamazsın Nasihati, irşadı, ibreti hiçe sayarsın Hiç bilgiye ihtiyaç duymayan o zafiyetlere niye kanarsın Yaşamak için çalışıyoruz diye, kazancından fazla borçlanıp sızlarsın Hiç sormazlar mı adan olana, bu tercihi sen yaptın, bedeline de katlanmaya razı olacaksın diye Mütemadiyen eşten, dosttan borç istemek niye, bu kadar sarfiyat yaparsan keyfiyetin ceremesi senin zafiyet ve hesapsız cür’etinde Sedası... Ne müthiş bir ikramdı Ne vakit aklıma gelse gönlümde yaşardı Anlatamadığı, sır gibi sakladığı derin bir hicranı vardı En çok andığı, gözleri gülerken duygulandığı arzusuna kavuşamadı Sık dokuyup, ince eleyen bir mizacı vardı, lakin beklentileri umduğu gibi çıkmadı Amansız bir hastalığa yakalandı, ne kadar dünya adına hevesi varsa huzur içinde yaşayamadı Mustafa Cilasun |