Kasaplık Dana
Dünya denen bu eve, yakışan ad vermeli.
Ya dehşetli bir zindan, ya da ticaret yeri Başka yakışan varmı, bilmem ki ne demeli. Çok güzel görünsede, aldanıp sevmemeli. Giriş kapısı rahim, çıkışa kabir denmiş. Bu hana gelen her can, istemese de ölmüş. Ya yokluğa inanıp, kahrolup gideceksin. Ya cennet hayaliyle bu handa kalacaksın. Üçüncü bir şansın yok, avunma hiç boşuna. Sen de bir gün ölürsün, gitmese de hoşuna. Çocukluk sevdaları, sanki tatlı bir rüya. Hayat denen bu film, yaşamak için hülya. Boşuna değil dostum, bunca iltifat sana, Her şeyin hesabı var, gitmesede hoşuna. Şöyle bir çevrene bak, her şey nasıl düzenli. Bunca tehdide rağmen, iman ile güvenli. Gençlik hayal iklimi, arzu istek dorukta. Nasıl geçer bilinmez, biter tek bir solukta. Uyanmak lazım gerek, aldatıcı uykudan. Çıkmaya çalışmalı, bu karanlık kuyudan. Güler yüzle tatlı dil, tükenmeyen servettir, Akıllı insan için, en büyük bir devlettir. Yaşlılık kara basan, soldurur umutları, Hangi cepeden baksan, kabre çıkar yolları. Allah’a, ahirete, varan tek yoludur iman. İmanını güçlendir, henüz geçmeden zaman. Karanlık dar kabrinde, kalınca tek başına. Mirası bölmek için, can dostlar iş başına. İman olmazsa eğer, dünya döner zindana, İnsan denen mahluksa, sanki kasaplık dana, Necdet EREM |