Susarak Anlattım
Sabahın dördü
Didem Madak Şiirleri okuyorum Onun kadar öfkeliyim yaşama Onun kadar öfkeliyim ölüme Onu gibi kafa tuttum acılara Onun gibi haykırmak istiyorum ‘’Siz aşktan ne anlarsınız bayım’’ Yapamıyorum Ben hep susarak anlattım sevgimi Öyle derin ki sevgim Birkaç kırık dökük sözcük yetmez bana Çok özledim derdim mesela Susardın, susardık Bir asır sürecek gibiyken suskunluk Ben seni çok seviyorum derdim Bir asırlık suskunluk delinir Yerini iki asırlık suskunluğa bırakırdı Ben hep susarak anlatırdım Susardın, susardık Dağarcığım 2 cümleydi sadece Çok özledim Seni çok seviyorum Her defasında büyük bir suç işlemişçesine Mahpus ederdim tüm güzel sözcükleri Anlamazdın Susardın, susardık Sonra daha da sustum Sadece ‘’Bugün Cuma’’ derdim Ne çok şey biriktirirdi Seni çok özledim Seni çok seviyorum Sesini bir duysam Beklediğimi fark etsen Beni hatırlasan Arasan beni Telefon en yakınımda Kulak kaslarım kasılmış Gözlerim ekranda Bir köşede hep sustum Susarak bekledim Susarak anlatmaya çalıştım Oysa duyulmuyormuş susarak haykırmak Anlatamadım Tek bir fotoğrafımızın bile olmadığına Ne kadar yandığımı bilemedin o yüzden Fotoğraflarına baktım Ne kadar mutluydun başkalarıyla Hiç bilemedim Yanımda ne hissettiğini Sustun, sustuk Gözlerine bakamazdım Kaçırırdın hep Rahatsız olurdun Gözlerinde kaybolan bakışlarımdan Bu yüzden hiç bilemedim Yanımda nasıl olduğunu Bir fotoğrafım bile yoktu Sustun, Sustuk Hep sustuk Ölüm yolculuğu gibi bir şeydi Serpil Tütüncü |