0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1420
Okunma

Hüzünlü bir bekleyişe dalarsın
gözlerin yakınlığın değilde uzakların sessizliğini arasın
bir an koşup gelicekmiş gibi beklersin
içindeki ses anlatmaya başlar yaşadıklarını
sevmek dersin yasak sana hükmünü giymiş
kara mahkum gibi bir izaat bir çerçevedeki bulanık resim gibi yasak sana
anlatmak dersin hiç konuşmadığın bilmediğin
gürültülü yağan yağmurun sesine kapılır gidersin anlatarak
ya oyun dersin hiç bilmem ben oyun oynamayı
çocukluğumda bildiğim bir Saklambaç
korktuğum zamanlarda hala saklanırım
kendimi saklarım gördüğüm karanlık rüyalarımda
Aşk dersin yaşadığını sandığın ama hiç yaşayamadığım
onca yıllarımı heba ettiğim kör olduğum
bir varlığın peşinde koşarken düşüp kafamı yardığım
kanlarla reng aldığım aşk.
sessiz göçebeler gibi her günün gecesinde
rüzgarların uçuşan seslerinle feryat ederken
ben sana ağlarken sen yokmuşsunda çoktan ellerini yüzünü çekmişsin,de
ben görmez olmuşum
Ya Unutmak dersin işte en zor olanı
unuturdumda içtiğim çayımda seni yudumladığımı düşlemesem
unuturdumda her zil çaldığında geliceksin diye beklemesem
unuturdumda sana bu kadar alışmış olmasam
unutmak kolayda alışkanlıktan vaz geçmek zor sen böyle içimdeki
her bir zerreme imzanı atmasaydın
ben çoktan ölümü bekler oldum
Ölüm dersen sensiz ölüceksem varsın öleyim
ben böylede hergün ölü gibi yaşıyorum
beynim kazınmış bir soluk ifaden sesin
5.0
100% (1)