Cam ve badeBaştan aşağı nem sarardı dünyalarını sen nemsen benim derdi utangaç bu portre de kim ki camda gecenin bir yarısı üzüm salkımı memelerinden badeler sağılsaydı saatler boyu sade kahve kokusu sararken avluyu belki de biz bir soyunup bir giyinen denize bakmaktaydık ben bensem sen kimsin benim nemsin dedim mi ben miydim o konuşan müzik kulağımda sen camda bu arada ıslak deniz dibi cinlerinin dişleri miydi soğuktan takırdayan izin verseydi deniz anaları dokuz doğururdu her yüklendiğinde gemi kıyıda baldır bacak dolaşanlar kimseydi sabaha yakın bir saatte kaybolurlardı ya bir çatıda bir damda ya da camda duran kimdi gudubet bir ağız fikri çeldikce çeldikce asumanın gülmesi gelir inerdi merdivenlerden sinem ki alaşağı edip kovuyor muydu geceyi saran rutubeti gökten binlerce narin zarif kadın kolları inip de ince uzun parmaklarıyla bade sunarken sunaklardaki kurbanların kanlı dudakları dualar mı mırıldanıyordu seni görmüştüm camdaydın sen de beni gördün bir an hüznün keşmekeşinde okunan aryalar gibiydik lirikti utangaçlğımız Yüksel Nimet Apel 15/Aralık/2016/Perşembe/Bodrum |