4
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1348
Okunma

Bir masal anlatsa babam
Beyaz atın toynağına bağ bostan batsa meselâ
Ve
Düşürse sırtındaki şövâlyeyi
Ben kırmızı başlığımla
Bir yaban kurta sevdâlansam
Olmaz dese annem
Saçlarımda
Sermest serbest gezinirken parmakları
Bu töreye aykırı
Örfümüze ters
Uuffff yapar sonra seni Ulu Kral
Rapunzel olup
Tırmandıracağına kuleye prensi
Bu şarkıya başlamadan
İlk notadan kes
Yara yamalı dizlerimle
Yalın ayak koşardım
Çöp giyinmiş sokakların epriyen vücudunda
Ayaklarımda
Parmaklarımın yetmediği sayıda cam yarıkları
Ruhumda can yanıkları
Avuçlarımda yoğura yoğura
Deniz anası doldururdum konserve kutularına misâl
Ezerdim parmaklarımın tüm vicdansızlığıyla
Ellerimde can korkusu
Ölü can kokusu
Kubağadan tiksinen
Elma ağacı altında gölgelenen
7 Dev(e)’li masallara asıyorum kendimi
Daha az yanıyor canım
Daha az ağrıyorum
Ölüyorum ölmesine ya
100 yıl sonra
Beyaz Katırlı bir prens tarafından
Uyandırılmak gibi bir umudum da yok değil hâni
Annemin dikmeyi unuttuğu ceplerimde
Gökten düşecek
Zehirli yasaklı 3 elmaya bağlama masallarını
Der bir kitabın SON yeri
Ne eren var Murad’ına
Ne ki çıkılan kerevet sağlam ayak
Samanlıkta seyran olan
2 gönül değil
Ağzına kadar su dolu
Kalaylı 2 güğüm
Pirelerin geveze çığırtkan tellâlığı değil miydi
Yağmur kokan saçlarımıza
Bit’leri bulayan