Aladağ Ağıdı
...Aladağ’ın körpe kuzularına rahmetle...
Esti bir deli rüzgâr, güller boynunu büktü Gecenin ayazında yüreğe hüzün çöktü Hayaller türap oldu bir yangının külünde Güller küle dönüştü narın hoyrat elinde Yürekten yaralıyım, sakın yaramı deşme Hüzün dağlar misali, gözlerim iki çeşme Gecenin yüzü kara, ateş düştü vatana Acınız acımızdır, paydaşınız Adana!... Tabip düştük eline, yaramızı sar şimdi Nefes alamaz olduk, yüreğimiz dar şimdi Ölüme aralandı, ölümsüzlük kapısı Ruh uçmağa göç etti, kül oldu ten yapısı Hicranın ateşiyle ısıttık içimizi Belki hafifler diye pay ettik acımızı Dağıldı her ne varsa, tespih tanesi gibi Hüzün çöktü evlere, yetim hanesi gibi Çığlıklar ve feryatlar geceyi bölüp gitti Ana kuzucukları sessizce ölüp gitti Biri fazla gelirken bin derdimiz var şimdi Kül eyler hissiyatı yüreklerde nâr şimdi Kadere teslim ettik, kayıramadık sizi Kor ateşin içinden ayıramadık sizi İnsanlık sınavından biz yine zayıf aldık Pekiyiyle geçtiniz, bizler sınıfta kaldık Gelinlik giyemeden kefene sarıldınız Ömrün ilkbaharında toprağa karıldınız Şimdi katrandan farksız günahkâr yüzlerimiz Neyi değiştirir ki riyakâr sözlerimiz? Karakış ortasında yüreğimiz kor şimdi Gel de buna kader de, gel de hayra yor şimdi Ruhumuzu kararttı katran karası gece Hasretin yangınında kül oldu iki hece Hüzün nehir misali, içime akıp gitti Beyaz kelebeklerin hasreti yakıp gitti Dumanlıdır Aladağ, göz gözü görmez gayri Değişmeli bir şeyler, bu devran sürmez gayri İçimizi kanattı Aladağ’ın ağıdı Hasretin kor ateşi kül eyledi kâğıdı Çığ olur üstümüze Toroslar’da kar şimdi Arasan da bulunmaz körpe kuzum, yâr şimdi |
Kalemin daim olsun
________________________________Selamlar