Nalan-ı dîl
Ey Rahmetullah’a açılan ellerime,âmin..diyen dil
Ahvalimi sevgiliye aşk-ı lisan ile niyazeyle haddini bil Nalan-ı dîl sed pare çeşmi giryanıma olmuş bülbül Odur ki nehirleri kıskandırır nar-ı cehennemi eder kül Kıyama durmayan bedene düşmemiş ki ilahi nur Allah diye çarpan yürekte birgün olur elbet sürur Kırkı bulmadan görmüyor gönül,âmâ serdeki göz Kırkında kemale eriyor insan dilde değilmiş söz Anladım ki zaman içinde eriyen benim kandilim Sararıp solan benzime düşmüş süveyda benliğim Hangi kapıyı çaldıysam binbir keder ile kapandı yüzüme Her kavuşma ayrılıkmış bir olunca döndüm özüme Sırtımdaki yükü yıkıp baktım ömrün zerzavat karesi Gördüm ki nefsi davalarda tükenmiş hayat merhalesi Hüzzam bir beste nağmesi gibi yaşlı bedenimde acılar Her uzuv lisan-ı hal ile düşmüş canıma sanki yabancılar Kimin gözyaşları üzerimde başımda toprak kokusu ağır Nerede gür-sedâ neden duymuyorum olmuşum sağır Hani onca dost yaren boşaldı gönül sarayı Yıkıldı tahtım hasretlik sardı gayri sılayı Hasan yıldız |