GÖNÜL KAPISI
Sen hiç gönül kapına kilit vurdun mu?
Yüreğini kalbinde hapis tuttun mu? Çocuk gibi haykırırken, Yumruklarla kapıyı döverken, Sen öte yanda durdun mu? Bir teselli bile veremeden, Tek bir söz söyleyemeden, Öylece sustun mu? O halde beni anlayamazsın. Kendi yüreğini hapsetmek neymiş, Dünyada bilemezsin. Hele ki gece olunca, Hele ki etraf kararınca, Kalbin zindana dönünce, Gönlünü kilitli bırakıp kaçamamak, Kapısını ise açamamak nasıl zor bilemezsin. Özle bir çaresizlik ki bende ki, Bıraksam koşup gelecek yine yanına, Bırakmasam içeride kıyacak canına. Sana gelse de ölecek, Sensiz kalsa da ölecek. Yanına gitsem yüzüme bakmayacak. Üstüne gitsem benim de canımı yakacak. Laftan sözden anlamayacak. İşte böyle bir çaresizlik içindeyim. İşte bu yüzden sana kinliyim. Değer miydi ettiğin bu zulüm, Hem bana, hem kalbime. Bari bir kere gülsen, Ölür müydün yüzüne. Bir kere görünsen, Olmaz mıydı gönül gözüme. Sevgin yok tamam da, İnsanlığına ne oldu. Kalbin yok anladım da, Ya vicdanın... Peki ona ne oldu? Kime söylüyorum ki, Sanki senin umurunda mı? Yok yok, Ölecekse de yüreğim bende ölsün. Sana geleceğine, Dört duvar arasında sürünsün. Zaten yeşili sayende unuttu, Bari karanlıkta çürüsün. Nasılsa sen benden çok çektireceksin. Nasılsa ucunda ölüm de olsa, Sevmeyeceksin. Celal BAHAR |