Gel damarıma kan, bedenime can ol
Ayrılığın gözleri sel, dağları duman
bir çoban kavalıdır yüreğimde ağlayan her gece sesimde fasılasız figanlar göğsümde kırık karanfil feryadı korlar akarken dilimden sessizce ölüyor sözcükler dudağımda yağmur iniltileri sarıyor ellerimi kefensiz kalıyor şiirler yabani otlar fışkırıyor gönül bahçemde ateşler yakıyor gülümü, gülşenimi küsüyor dalında bülbül sesinde bin ah-ı figan gönlünde gam-ı hazan sonbahar olmasa da yaprağını döküyor hayat gel ey yüreğimin bahar goncası gelinciklerle gel gönül bahçeme kan rengi karanfillerle gel özlemlerimle, hasretimle yalnızım işte yürek yangınlarındayım anla kayan bir yıldızın gözyaşıyla gel ay ışığıyla gel vefalı bir ses gibi serin bir nefes gibi ömrüme dol bir dağ rüzgarı ol es saçlarıma say ki, seninle hiç ayrılmadık, kavuşmadık yaşlanmadık hiç kır vurmuş saçlarınla gel yakalım içimizde ayrı geçen onca yılı sevgimiz dökülsün ırmaklar boyu çözülsün prangalı hasretim bil ki, sensiz kül rengi kimsesizliğidir yaslandığım yıkık duvarlar nereye baksam hayalin vuruyor sulara gözlerin su yeşili gözlerin ıslak gözlerin uzaklarda gecelere küskün ay.. gel, yokluğun buz gibi soğuk, üşüyorum zemheriden daha soğuk yokluğun gel, ruhuma güneş ol ışıt beni damarlarıma kan, bedenime can ol, yaşat beni gel, zifir gecelerle gel, şiirlerle, şarkılarla, türkülerle gel gel, nasıl istersen öyle gel, giden ömürle gel, son trenle gel ecel gelmeden gel... gel nazlı bir çiçek ol, sarıl bitkin bedenime tılsımlı fısıltılar aktıkça ağzından kan yerine sevgi dolaşsın damarlarımda yorgun ezgilerime süreyim kokunu gel ki, uzak bir vadide yalnız gölgelerimiz buluşsun çözülsün prangalı hasretim gel ki, nazlı bir çocuk gibi avuçlarımızda titrerken aşk ipek tülü hayaller aksın içimize Nuri CAN |