Puslu ve ortalığın sıcaktan kavrulduğu bir yaz günüydü. Acı, acı çalmaya başladı telefon Açtım. Durma koş git diyordu telefondan bir ses Durma git…. Bir taraftan’ da yer tarif ediyordu, heyecan içinde benimle konuşurken. Haber, kötüydü. Koştum gittim, kimseye haber bile vermeden.
Baktım. Acı bir tablo vardı, karşımda. Etrafta parçalanmış yerlere saçılmış, kanlı kol bacaklar, köylüsü işçisi başındaydı. Kimi ağlıyordu, kimileri dersen dizlerini dövüp ağıtlar yakıyordu. Dağ taş yankı yapıyordu, ağlamalardan yakılan ağıtlardan. Ormanın içinde. O günkü sıcak, yaz akşamında.
Olaya şaşırmış bakarken, Biraz uzakta yamaçta oturan, biri takılmıştı gözlerime. Oturmuş bir ağacın dibine, şaşkın ve sessiz, olan biteni gözlüyordu bir kadın uzaktan. Tanımıştım. Eşiydi, param parça olmuş merhumun. Gözyaşı dökmeden bakıyordu uzaktan, sadece dalgın, dalgın. Ne düşündüğünü anlamıştım, daha öncelerinde hakkında duyduğum dedikodulardan. Onun için, hiç şaşırmamıştım.
İnsan, biraz duygulu olmalı. Taş’ da olsa, öle karşı saygılı olmalı ağlamalı. Böylesine vahim acıklı bir tablo karşısında, arada ne olursa olsun duyarsız kalmamalı. Dost düşmana karşı! Rezil olmamalı. Ama umurunda değildi, böyle bir tablo karşısında bu rezil kadının.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Acı, acı çaldı telefon şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Acı, acı çaldı telefon şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.