SEZARYEN KABUSLAR...
Diri cümleleri kıyıyor yarım küre:
Esrikli bir ömür desem de için için, Yâd ettiğim o nüshada, Bayat bir yemek tadı yine Kırptığım cümlelerin feryadı… En yanık ses, Müfreze gecenin intikamı Kovuşturduğum cellât imlerde Es vermeye kıyamadığım her dize… Dizlerimde yorgun bir sancı, Afakanlar ihlal ederken gürbüz meşrebini önyargıların Ve dirilmeye ramak kala gecenin kör, sağır vakti: Saymaya doymuyorum adeta Ürkünç lekeleri ki boğuk bir hezeyan kadar da Çatık kaşlı, Ölü sevici sezaryen kâbuslara ilişik tekil bir tekerleme. Dün de gün de miadı dolmuş bir tefrika, Sayısız gölge ile muhatap kara listede Peyda olan alakasız mertebede Yine tozutan kerameti ola ki Feryadı süzgün bir yürekte kısılı. Adı sanı yoksa da yok sayılmayan, Günü birlik bir lehçeyi dolayıp da kalemine Yiğit cümbüşün efkârında tökezlemekle eşdeğer belki de Toz konduramadığım hayat kırsalında Rehin tutulduğum artık hangi duyguysa Varsın boykot etsin tecellisi yeknesak hükümlerde Depreşen bir yarayı gitgide dağlayan… Tümden eremezken, Batıl itikatların tekkesi şu garip mecra: Sol ayağımı unutup da döşemenin peşrevinde Ola ki dilimde takılı bir kelimeyi Hidayet bilen gönül teknem: Sağ ayağımın ucunda garip renkli bir rugan, Çetrefili söylemlere geçirmişken kılıfı beşer, Sonlandıramadığım pervasız mabedimde Soluklandığım her bir cümle: Patavatsız isyanlar iken buyur etmekten imtina ettiğim, Gönülsüz de olsam yaşamaya ahdettiğim. |