AZO İLE EZOHele Azo getir kaşık, Bol yağlıdır bu gün tırşık, Kalmış bize yine kemik, Ağam beyim ete âşık… Ezo bu tez huyu bırak, Ağzın suyu olmuş ırmak, Başköşede bekler ağam, Buz gibi su balla kaymak… Azo kardeş midem boştur, Başköşeye durma koştur, Bir onursuz yol seçmişim, Seyretmek de inan hoştur… Ezo senden ben razıyım, Gör halimi bir tazıyım, Baş sofrada iş bitmezse, Susuz çeşme boş yazıyım… Azo kurban gönül kayar, Şu aç gözüm lokma sayar, Bir sevdadır tırşıkçılık, Ne uslanır ne de cayar… Ezo hayran bu iş miras, Kiri silmez Fırat Aras, El pençeyiz gece gündüz, Bu kapıda olduk paspas… Azo yağcı muhbir ferdiz, Ağaya kul halka sertiz, Çıkarımız kıblemizdir, Mert insana büyük derdiz… Ezo bu iş kolay yoldur, Yağlı kemik beleş boldur, Tükürüğü yağmur say sen, Kemik yala mide doldur… Azo böyle tüter baca, Aramızda hacı hoca, Memurlar var iki büklüm, Yeter ki sen et koy saca… Cantekin der; bıktım sizden, Aman uzak durun bizden, Kumaşınız kulluk bezi, Dört yan çamur aşmış dizden… |