II. mavi isyan"Yalnızlığıydı haykıran Onlarca adsız güneşin Ve inceden bir el uzatması Parıldamaya gereksi bir siyahlık Ve güpegündüz hep aynı Yolumuzu kesen o şaki değil miydi -zamanın tetikçisi- Gök boyamaya soyunan ihtiyar mavi…" Sessizce mırıldanıyordu Fütursuz yaşlı Ne dese kulak delen bir küpe Ama takan kim Ben bilirdim ben Dev aynama sordum Dedi ki: "Demirsiz dokundum ben toprağa yontulmuş dağları gezmedim Uzağının uzak gibi uzak olduğu Asfalt kınaları olmayan diyarlarda doğdum ben Ve asla dakikalara ömür biçmedim Yıllara muhatap şafakların türkülerini dinledim" Bir yandan dert deşiyordu Fütursuz yaşlı Ne dese yürekden çalan bir pare Ama gören kim En çok ben çekerdim ben Hüzüm aynama sordum Dedi ki: "Ben duymadım ki yar sesini İki güneş kızgını tepeden geçerken Biliyordum zaten ahmaktım Karşıdan gelen Ses bendim ben Sanıldığı gibi değil dağların titreyişi Ama haykırmazsan da adam yerine koyulmuyordun Biliyordum her defasında Soyuyordu gene beni o mavi Kanıyordum işte bile bile" Tabi ki yanlızlığıydı haykıran Onlarca adsız güneşin Kör sultan gördü Dımdızlak ortadaydılar Çünkü onlar hiç tanrı olmadı Ve sevilmedi yakarken... Gece diyorlardı adına Oysa koca dünyanın gölgesiydi Üstümüzdeki Topluca bir kıyımdı sonradan anlaşıldı Yıldızlar kayınca birer birer Son yolcukta bile Gıptayla seyre dalıyordular Biliyordular bir gecelik Ve bir bakışlık aşktı bizimkisi Çünkü biliyordular Koca oğlan tepeyi aşaçak Yeni bir gün olacak Yaşadığımız aşkları ellerimizden alacak Ve bize mavi bir gökyüzü getirecekti -Eşantiyon umutlarla- Biz de onu hep sevecektik... "Yalnızlığıydı haykıran Onlarca adsız güneşin Ve inceden bir el uzatması Parıldamaya gereksi bir siyahlık Ve güpegündüz hep aynı Yolumuzu kesen o şaki değil miydi -zamanın tetikçisi- Gök boyamaya soyunan ihtiyar mavi…" |
fütursuz yaşlı' nın bilge ağacından bir meyveye ulaşmak için ağrıdım uykularca...
soluklanarak okunmalı bu anlatı...
teşekkürler.