Biraz İstanbul olsan canım
Biraz istanbul olsan be canım [Halil İbrahim Ikiz] e hediye
Sene 2004 mevsim İstanbul aylardan sen Şafak vakti bir İstanbul İzdüşümü rüyalarımın Sabahına uyanıyorum Bugün tarih kadar Asyalı Harem garında ayak izlerim... Gitmekte ömrüm sensiz En güzel yalnızlık kaderine Tan yeri ağarıyor karşıdan İnanmışken sen kalbimde tek güzel Şimdi bir Leylanın daha Görüntüsü iniyor avuçlarıma Anadolu boyunca hep seni düşündüm Yasaklanan sigaramın dumanında Seni ve Yedi tepe yamaçlarının bitimsizliğini... İşte hiç yazılmamış bir şiir gibi Ya da sevilmemiş bakire bir Meryem Duruyor başucumda Bir Topkapı sureti Sanki güneş portakal dalında bir meyve Platin rengi,düşüverecek gözlerimden Ya İstanbul ya da sen Bugün biriniz kalbimde ölecek. Mavilikler daha koyu Üsküdarda Ve gökyüzü alabildiğine geniş Hisarlar gelişime Fransız şarabı şarhoşu Yıllanmış. Ve kayboluyor Bizansın kaderi Son fethimde Sensizliğimi alıp gitti Eminönünün balık ekmeği Ne yıldız çiçeklerinin Meydan okuyuşu bahçame Ne de Lavantanın sadık kokusu Kerem’e Çekip alamaz artık Ergen bir nehir gibi İçime akan o heybetli ruhunu burada canım her yere sen Her yer fevkalade Ve bakakalacaksın kalabalığın Sultanahmete pervasız bakışına Ve canım senin de hayallerini asıyorum buradaki çeşmenin Konstantin akan yüzüne Hüzünlerimi bulandırmayın Çünkü sen zonkluyor başım buralarda Sen İstanbul olsaydın eğer Ben hep sende yaşamak isterdim Aşk istanbul olurdu Gitmek gerek artık beni bekleyen bir İstanbulum Daha var benim Akdeniz dalgalarına karışan Dönüşüme tesbih dizen Yollarıma yeşil seccade seren Düdük sesi geliyor Gardan senliğime Kavuştur beni Tanrım Ergen nehirlerin özlemine Ey canım Sende biraz İstanbul ol Hep sende kalayım Masmavi gözlerine dalayım.... |