Merhemi Olmaz Gurbet YarasınınSâkin soğuk yüzlü Acelesi olmayan İnsanların Masallar ülkesi Gündüzü alaca karanlık Gecesi katran karası Anlayamadığım Anlaşılmak için uğraştığım dilleri Dilime ne kadar yabancı Sancılı bir gecede Yağmur yağarken Bardaktan boşanırcasına Radyoda Tanıdık bir ezgi bulma çabası Ha düştü ha düşecek gözyaşı Göğünde Güvercin uçmayan son istasyonda Alışmaya çalışırken kurallarına Aleyhinize işler zaman Dost Selâmı olmayan Bu diyârda İşyerinde Senin de çayını tazeleyeyim mi Diyen bir ses duyamazsınız meselâ Eve dönüş yolunda Gevrek ve boyoz satan Seyyâr satıcı da göremezsiniz Çöp toplayan Kirli suratlı çocuklar falan da yoktur sokaklarda Allı güllü elbiseler içinde At bir siftâh parası Falına bakayım güzelim Diye peşinizden koşturan Falcı kadınlar da göremezsiniz kaldırımlarda Rüyânızda Balıkçı teknelerinde Kürek çekmekten yorulsa da elleriniz Taze Ihlamur kokulu bahçelerde Sizden izinsiz Avâre dolaşmaya kararlıdır ruhunuz Yastığınıza ve teninize Sinmiş deniz kokusu Oyun oynar aklınıza Martı olup Uçmak istersiniz Sılaya Yüzyıllık metroda Suskun Yolcuları umursamadan Islık çalar Gülümsersiniz İçinizden geçen aptal düşüncelere ve Rıhtımda bağlı köhne kayığın İpini çözdüğün gibi Ver elini Karşıyaka Sadece kendi toprağında neşeyle açıyor gülüşlerimiz.. Deniz Giritli |