İHTİYAR BALIKÇI'NIN GECESİ...
Bu gece hava yağmurlu,
_Balık çok olur_ dedi ihtiyar balıkçı Ve kırık dökük sandalınla açıldı,açıklara Zulasında bir şişe rakıyla... Gece uzaklardan görünen feneriyle Bir sis perdesi gibi izliyordu ihtiyarı Biraz istavrit,birazda sarıkanat yakalamıştı Bir kısmını kovaya atıyor, Bir kısmını temizlemeden rakısına Meze yapıyordu Mangalsız balıkçı olmazdı yaa... Ay kokuyu almış,ağzı sulanmış Bakıyordu balıkçıya,sanki üstüne düşecekmiş gibi İhtiyarsa ay’ın halinden anlamaz görünüp Gaybana türküsünü mırıldanıyordu Yağmur durmuştu,ihtiyar ıslanmasın diye... Yıldızlar sandala düştü tek tek İhtiyara etmek için yârenlik İhtiyar yine görmezden geldi Yediği balıkların kılçığını pakete sardı Tek odalı evindeki kedisine... Ayırdığı balıkları yarın satacaktı Yerine alacağı kahvaltılık,sıgara parasına Bir ekmek,avuç kadar peynir,beş zeytin Haa bir şişe dee süt... kedisine İhtiyar ay’a,bulutlara baktı Baktı,baktı,baktı... Hep siz vardınız yanımda Birde yalnızlığım Katığım,azığım bu deniz.. dedi Sandala düşen yıldızlara Elini uzatmaya korktu İhtiyar sustu,bir resim çıkardı cebinden Öptü,okşadı,sevdi derinden Ve...birden tuttuğu kürekler düştü elinden Yıldızlar düşmüştü yaa...resimdeki sevgili, Gençlik aşkı,tek hayat bağı Ölmüştü hissetti derinden.... |