ÖLDÜ HAYATIM,ÖLDÜRDÜLER
ÖLDÜ HAYATIM, ÖLDÜRDÜLER...
Öldü hayat, öldürdüler artık, Ne güzel günlerdi,otuz kişi bir yer sofyasında, yemek yerdik, Pilav üstündeki tavuğu, dedemin bana vermesini özledim, Abiler konuşunca küçükler dinlerdi, AMA Öldü hayat, öldürdüler artık, Eskiden güzeldi hayat, Bir şehir somunu’nun gelmesini beklerdik, paylaşırdık birlikte, Şimdi her şeyimiz var, ama şükür yok, Üç kardeş çay içmiyor birlikte, Öldü hayat, öldürdüler artık, Menfaat ve çıkara göre seviyor, kardeş kardeşi, Ben hep şuna inandım veren el, alan elden, daha üstündür, Lakin; alan el ihtiyacı olmasada, alışmış ya almam demiyor, Öldü hayat, öldürdüler artık, İnceden bir selayla, kahırla teslim ettim, Eski,yıkık,dökük bir tarihe gömdüm, Mezar duvarları olmayan, Cenazesi bile küsmüşlere bürünmüş,hayatın, Kardeş,kardeşe düşmüş,küçüğü, büyüğünü dinlemedi, yazıyor mezar taşında Hayatın..... Öldü hayat, öldürdüler artık, Öldü hayat,bende öldürdüm onu , Can havliyle sıktım boynunu, Sonra seyreyledim, kendi kurbanlığımı, Yazıklaar olsun! Kadir,kıymet bilmeyen, iyilikleri unutan riyakar yüzlere. Onlar beni hayat katili ettiler. Öldü hayatım öldü, Geçmişteki gibi seviyordum hayatı. Böyle; Küs,haset,riyakar, çikarcı,nankör hayatı sevmedim, Üstüne toprak bile atmadım, Ve gitti artık,eskinin tatlı hayatı. Öldü hayat, öldürdüm, Öldürdüm hayatımı, öldürüldüm. Kimbilir belki de öldürdüler...... Sebep olanlar utansın. 25.7.2026 Erol Köktaş |