NE DİYECEKSİNİZ
Oturmuş masasında hali perişan biri,
İçin için ağlarken keş mi diyeceksiniz? Yaşarken bir vefasız gömmüşse diri diri, Kaldırmayın merhumu leş mi diyeceksiniz? Adım gibi eminim zinhar olur bu desem, Allah için sevmişim inkâr olur bu desem, Gönlümün sarayında hünkâr olur bu desem, Benim hayallerime düş mü diyeceksiniz? Git hiç eyvallah etmem yoruldu gönlüm artık, Kendi halime bırak duruldu gönlüm artık, Eşe, dosta kim varsa! Kırıldı gönlüm artık, Siz benim yüreğime taş mı diyeceksiniz? Yerin dibine batsın senin sevgin adın da, Yeşermesin toprakta kurusun inadın da, İki damla süzülse kirpiğin kanadın da, Yürekten akana yaş mı diyeceksiniz? Gözlerim son bir defa bakmaya yemin etse, Bundan sonra karşıma çıkmaya yemin etse, Yaşarken ateşte yakmaya yemin etse, Bile bile ateşe koş mu diyeceksiniz? Ne gündüzler saklıdır gözümün karasında, Ölümü bekler oldum ömrümün yarısında, Bir sevgili bıraktım ağıtlar arasında, Yaşadığım bu aşka boş mu diyeceksiniz? Her birisi ayrı kırdı güvendiğim dalları. Vuslatıma gider iken. Kış ettiler yolları. Bana bunca eziyeti reva gören kulları. Alkışlayıp tebrik edip hoş mu diyeceksiniz Dünya -alem gözüme zindan gibi görünse Günüm aydınlanmayıp karanlığa bürünse, Ruhum ıssız çöllerde sürüm-sürüm sürünse, Kalk! Gidenin ardından koşmu diyeceksiniz? Göz yaşlarım akmadı düğümlendi boğazda Hüzünlü satırlardan bıktı kalem kağız da En tatlı lokmam bile zehir ise ağızda Siz buna kuru soğan aşmı diyeceksiniz? HARUN YILDIRIM |