Büyük söz söylemeyi sevmem Bazı sözler içten gelir Kendiliğinden düşer dile Adım ’Emin’ değil Fakat son derece eminim; Yeryüzünde bir sen Bir de ben kalsam bile İki ayrı kişiyken "Biz" diyemem!
Kaç kez çıkıp çıkıp indim İndim indim çıktım Dipten doruğa, doruktan dibe Baştan ayağa et ile tırnak A’dan Z’ye, Z’den A’ya Ay’dan güneşe, Güneşten aya Ne boşluklara düştüm Gelgitlerde salınarak Koydum seni ayri bir, Beni bir kefeye Kaç kez tarttım kimbilir?!
Sevgi hassas bir terazi midir Saat midir yoksa elektronik Yüreğinde gonk vurdu mu Kilcal damarlarına değin Ceper çeper acı Çeke çeke zonklayıp Durdu mu sarkacı Can çekişen duyguların Aşkın ölüm saatidir Bir daha "Evet!"e Tövbesiz yemin eden yüreğin "Hayır!" emrine itaatidir...
Sevginin de nefretin de Kendinedir o zaman gözyaşları Kimse kimseyi ilgilendirmez
Herkes kendi cehenneminde Kendi cinnetini yaşar Tüm plâklarda Yarım kalan eski şarkılar çalar Kadıköy rıhtımında başlayıp Simitseven martılarla Karaköy iskelesine yolculuklar Kadı önünde son karar(?) Artık yolumuzu ayırmak var...
Galata, Haliç, Kumkapı; Ekmek arası balık Bakma öyle alık alık Sultan/ahmet(!)Tophane O şehr-i İstanbul Beni bulma da bir daha Kimi bulursan bul; Sen çok acılı bir şehirsin Boğazına kadar Yudum yudum içilip Zıkkımlanılmış zehirsin!
Var varda, yok yokta Böyle işte gelinen son nokta, Olmaz olmaz deme Her şey olur bu dünyada İyilik de kötülük kadar bol Fakat tek bir şey olmaz İki iken bir, bir daha aslâ Ne düş ne hayâl ne rüyâda!
Aşkının bittiği yerde başlar nefretin Öylece kalır; kıpırdamaz yüreğin El, yüz, elâ göz, kirpik, kaşlar Yaşanabilecekler yaşanmış demektir Herkesin doğrusu yanlışı Suçu günahı, sevabı kendine...
Nefret aşkın doruk noktası Beynin yüreğe tavizsiz notası Birlikteliğin incele incele Yüreğin yürekten kopmasıdır!.
-II-
O hal işte bugün bu haldir; Barışın içinde savaş Tüketir bizi yavaş yavaş Öylesine gelir bir günde Ya beline ya yüreğine İner dedik bir künde; İnanmadı bizimkiler Gelinmezden geldik güne...
Sokaklarda tekbir sesleri "Ya Allah Bismillah Allahü ekber" Cennetin içinde cinnet Herkesin cinneti cehehennem Sanki onlar vermiş canımı Onlar alacakmış sokakta İnsanlar Azrail kesilmiş Sen doğurmamışsın beni Canım biricik güzel annem?!
İçtiysem şehadet şerbetini Dolmadı mı çilen, Yetmez mi çektiğin acı kahır Sorup halini hatırını Hasbihal eden var mı seninle Var mı gideceğim yeri bilen Nasıl kalkıp şimdi sana geleyim?!
Toprağın altında yüküm ağır Can mı kaldı ki doğrulabileyim Anne derdimi kime nasıl dökeyim İstemez miydim ki yanında olmak İster elini ister ayağını öpeyim?!
Başıma dokunurcasına taşıma dokun Saçlarımı okşamış ol Vatan sağolsun deyip düştük Tükendi yol; Toprak için toprak olduk anne!..
Toprak senin bedenin anne Dokunduğun yer kan kırmızıgül Dalgalanıyorsa şanlı bayrağım Şehitlik en büyük ödül Gül, ağlama, ne olursun gül!..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GONK VE ZONK şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GONK VE ZONK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.