kanat yaratıldı çizgilerde kaybolmak gerekiyordu bazen evet bilhassa düşkün olanlar için özgürlüğüne parmaklarının ... parmakların dedim ne kadar da narindi öyle dokunduğu yeri alevlendirse de ukala kızıl ırmağı andırırdı ukala dedimse sadece düş güneşinin saklandığı zamanlarda...
nihayetler yetmez sızıntıları kapatmaya başlangıçlar da hakeza...
evsizler vardı bir de eşsizler ellerinde dünya topacı tutan neşesizler...
deli saçması diyorlar biliyor musun sanki ben tersini iddia ediyorum da haşa sadece parmakların diyorum ne kadar da güzeller...
gelinliği vardı gelinciklerin yavrularını eteğine toplarcasına tanımsız kalmışlara annelik eden oysa ben merhametinden isimlendirirdim tek tek terk edilmiş topraklarda kılardım vakitsiz bir sürü namaz...
kafası karışık diyorlar hatta cümlelerden manasını çıkardıkları kadarıyle yargıya vuruyorlar sanki ben aksini iddia ediyorum da haşa parmakların diyorum ne kadar da güzeller...
sıcak memleketlerden soğuk esintiler geliyor sonra anlıyorum ki bu insanlardan yapılmış buzullara çarpan asi nehrinde pişmiş kor kütleleri tıpır tıpır düşüyor gözlerime hayır ağlamıyorum görseniz de inanmayın haşa ben ağlamam ki aksine hep güleçtir yüzüm hatta bazen öyle gülerim ki parmakların diyorum ne kadar da güzel...
gökyüzünde siyah bir örtü damlaları tutuyor aşağı da hasret ile beklerken yapraklar mavilik de çaresiz bu azaplı tabloya ya evine ekmek götüren karıncalar bacaklarında renkler tutan arılar tatlı renkler siyahını merhamete getirmeye çalışan...
en parlak bakışları seçiyor ön sıraya oturmaktan hiç haz etmezdik küçükken arkalar hep en samimi en güvenilir yerlerdi bizim için parmak kaldıranlardı bazen en uyanıklar ama seçen hep bilirdi bunu bildiklerinden bana öğretenler bilmediklerini öğrenmek istemeyenler sıralara yazılar yazılırdı bazılarımız resim çizerdi genellikle sevdiği kızın portresi sırf bu yüzden yüzlerce kağıt buruşturulup çöplere atılırdı uzaktan girdiren kazanırdı mutluluğu belki binlerce ağacın kesilirdi dalları sırf biz aşık olduk diye hatta daha da küçükken kalem açma fasıllarımız olurdu çöp kutusu başında ne kadar da heyecanlanır ve mutlu olurduk koşuşmacalar olurdu kim nereye koştuğunu bilmezdi belki sadece koşmak bile mutlu ederdi küçük onlarca insanı ne kadar da yakındık tebessümlere parmakların diyordum değil mi çok güzellerdi biliyor musun...
çok görme bu kadar abartılı düşkünlüğümü parmaklarına mesela her sabah uyanıyor gibi yapıyorum sonra ruhumun üzerine yorganı iyice örtüp gün ışığı terk edene kadar saklıyorum siyahı çok seviyor çünkü en değerli vazoları kırıyor sessizce ayak parmaklarım üzerinden tonlaması bozuk beyazlara doğru ilerliyorum asırlardır böyleyim sırtımı soğuk duvarlara verip saklıyorum saklanmışlarımı parmaklıklar ardındayken ellerim ...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
parmakların... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
parmakların... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kalemin susmasın
____________________________Selamlar