Üç perdelik tuluat
Üç perdelik tuluat
Öğretilmiş replikler değildi hele provalı gülüşler hiç değil efektli sahnelerse bomboş dinamitlenen dağlar gibi yerle bir bir kibritin ateşine yanar gibi orman seyirci gırla sarhoş gülüşmeler kaba şakalar perişan bir gösterinin seyircisi bu kez kara peçesiyle yüzünü gizleyen Pandomim sanatçısı gece sahne ışıklandırma sırası bay ay’ın tekelinde akide şekeri tadında ılık bir yaz akşamının bir gün sonrasının çepeçevre saran büyüsü kapının tokmak sesiyle bozulup utancından kırmızı tomurcuklar açarsa gecenin çilli yüzünde yeni yetme ev kızının dudak kıpırtıları istihareye yatmaya hazırlanırken eve bir mabet gölgesi düşürüldüğünde şüphesiz aşk yüzündendir uykusu gelen gece sızarsa telaşıyla bir değil bin özür dilemeliydi koşa koşa yorulan saatler bir rüyayı en güzel yerinde berbat ettiklerinde kül kedileri eremiyorlarsa muratlarına kader bir gelecek hazırlıyordur besbelli bahtın açık kalan kara sayfasına bütün servetini o gün için körpe bir gelecek için kazanan köle olacak birini satın alacağı birinin bekler tuzağına düşmesini bu kez sahnede para pul ki tek gerçek tek kahraman yılların tozunu yutmuş solmuş lime lime olmuş perdesiyle oynanan oyun lüküs hayat olsa sırıtmaz mıydı beter bir dünyaymış yarısı şeytan aldatan yarısı kabuslu bir rüya oyun bittiğinde seyirci çekildiğinde cirit atamaz mı replikler çıkarmaz mı maskelerini sahte provalı gülüşler ağlarlardı gecenin yarıdan bir sonrasında sabaha karşı girmek için yürek ister yılanlı çiyanlı bu çapanoğlu oyununun kadınlar matinesine Yüksel Nimet Apel 15/Şubat/2014/Cumartesi/Bodrum |