Kopsun Artık Bu Fırtına
Kopsun Artık Bu Fırtına
Yine geldim huzuruna, Kalbimdeki aynı yükle, Dilimdeki aynı düğümle, Yine boşa geçmiş anların ağırlığı sırtımda... Sebebsiz terkedilmiş bir dosta döner gibi mahcubum, Kendimi aklayabileceğim bir bahanem yok yine... Dilimdeki düğüm çözülmüyor, Özüme vurduğum sedler kilitlemiş dilimi... Aşamıyorum sedleri Kalbime öylesine yük ki bu sedler Aşamamanın ızdırabı öylesine ağırki... Sanki onları aşsam içimde fırtınalar kopacak, Sel olup akacak ruhum sana... Özüm kurtulacak onu hapseden duvarlardan, Özgürlüğünü haykıracak tüm evrene, Artık kıskanarak bakmayacak Senin yarattığın fıtrattan ayrılmayan ağaçlara ve kuşlara... Ama aşamıyorum bu sedleri , Atamıyorum benliğimdeki bu ağırlıkları, Çözülmüyor dilimdeki düğüm... Ey en gizli yakarışları duyan! Damlalarını süzdüremeyen yağmur bulutları gibiyim... Kopsun artık bu fırtına... Benliğimdeki ağırlıklar kalksın artık... Yıkılsın özümün önündeki tüm duvarlar... Aksın artık ruhum sana... |