"ALİMALLAH" DEDİLERŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾ Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti): Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾ Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet : Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾ KAYNAK: Kur’an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet: İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾ "TÜM İNANANLAR İÇİN ALLAH (CC) KELAMI FARZ’DIR, MUTLAK FARZ OLAN KUR’AN-I KERİM VE İSTİSNASIZ İÇİNDEKİ BÜTÜN AYETLERDİR; ALLAH (CC) KELAMI OLUP TEK BİR AYETİ DAHİ TÜM İNKAR EDENLER GERÇEK MÜ’ MİN OLAMAZ, DEĞİLDİR; ÇÜNKÜ, BİR (KİTAPLARINA İMAN) KISMINA İMAN ETMEMİŞ (MÜNAFIK) OLUR, YARATILANIN MAKAM MEVKİSİ NE OLURSA OLSUN ZALİMDİR, KAFİRDİR, CEHENNEMLİKTİR. ZATEN AÇIK AÇIK KONUŞAN ATEİSTLER ZATEN İNANMAYANLARDIR VE MUNAFIKLIĞIN ATEİST İLE İLGİLİ YOKTUR; İKİ YÜZLÜ MUNAFIKLARIN, AÇIK SÖZLÜ ATEİSLERDEN ÇOK DAHA TEHLİKELDİR VE ALLAH(CC) KATINDA HİÇ AFFI YOKTUR..!" "KAYNAK: Kur’an-ı Kerim/ NİSA Sûresi/ Sayfa:101/Cüz:5/142.Ayet: Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar. ﴾142﴿اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْۚ وَاِذَا قَامُٓوا اِلَى الصَّلٰوةِ قَامُوا كُسَالٰىۙ يُرَٓاؤُ۫نَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللّٰهَ اِلَّا قَل۪يلاًۘ ﴿١٤٢ ‘Vasilerime bir şey öğretmeye kalkışmayın’ Resûlullah (s.a.a.), Hz. Ali ve İmamlar hakkında buyurdu ki: “Allah’ın bana öğrettiği bütün ilim ve hikmetler Ali’nin nezdindedir. O halde, ondan sorun, ona ve ondan sonra olan vasilerime bir şey öğretmeye kalkışmayın, ne onlara bir şey öğretin, ne onlardan öne düşün, ne de onlara karşı gelin” Şeyhu’l–İslam Ebu İshak İbrahim b. Sa’duddin İbn–i Himveyh, kendi senediyle büyük tabiinden olan Süleym b. Kayıs’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Osman’ın hilafeti döneminde Hz. Ali’yi, Hz. Resûlullah’ın Mescidinde gördüm, bir grup cemaat ilim ve iffet hakkında birbirleriyle konuşuyorlardı. Hz. Ali onlara, “Allah aşkına söyleyin, acaba, ‘Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l–emre de” ayeti ve ‘Allah’tan ve Resulünden ve mü’minlerden gayri dost edinmezler’ ayetinin kimin hakkında nazil olduğunu biliyor musunuz?’ İnsanlar, ‘Ya Resûlallah! Bu ayet yalnız bazı mü’minler hakkında mıdır yoksa mü’minlerin hepsini mi içeriyor’ diye sorduklarında? Allah, Resûlullah’a Ulu’l–Emr makamını onlara tanıtmasını, namaz, zekât ve haccı onlara açıkladığı gibi velayeti de açıklamasını ve Gadir–i Hum’da beni İmamet makamına tayin etmesini emretti. Sonra Resûlullah (s.a.a) onlara hitap ederek şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar, Allah bana öyle bir görevi halka açıklamamı emretti ki, kalbim daraldı ve halkın beni yalanlayacağını zannettim, bunun üzerine Allah Teâlâ onu halka tebliğ etmemi, aksi takdirde beni cezalandıracağını bildirdi.’ Bundan dolayı halkı topluca namaz kılmaya çağırttı. Sonra da halka hitap ederek şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar! Allah Teâlâ’nın benim mevlam olduğunu ve benim de mü’minlerin mevlası olduğunu ve mü’minlere onlara kendi nefislerinden daha evla olduğumu biliyor musunuz?’ Onlar, ‘Evet biliyoruz ey Resûlallah’ dediler. Bunun üzerine Resûlullah bana, ‘Kalk Ey Ali’ dedi, ben de kalktım, sonra Resûlullah şöyle buyurdu: ‘Ben kimin mevlasıysam, Ali de onun mevlasıdır. Allah’ım, onu seveni Sen de sev ve ona düşman olana Sen de düşman ol.’ Bu arada Selman ayağa kalkarak; ‘Ya Resulallah, bu velayet nasıl bir velayettir’ diye sordu. Şöyle buyurdular: ‘Benim kendi nefislerinden evla olduğum insanlara olan velayetim gibi bir velayettir.’ Bu sırada Allah Teâlâ, ‘Bugün sizin için dininizi kamil kıldım...’ ayetini nazil etti. Bunun üzerine Resûlullah tekbir getirerek, ‘Allahuekber, peygamberliğimin tamamı ve Allah’ın dininin kemali benden sonra Ali’nin velayetiyledir’ dedi. Bu arada Ebubekir ve Ömer ayağa kalkarak, ‘Ya Resûlallah! Bu ayetler sadece Ali’nin mi hakkındadır?’ diye sordular. Resûlullah (s.a.a), ‘Ali ve kıyamet gününe kadar olan vasilerim hakkındadır’ cevabını buyurdu. Onlar, ‘Ya Resûlallah onları bize açıkla’ dediklerinde, Resûlullah şöyle buyurdular: ‘Kardeşim Ali ümmetim içerisinde benim vezirim, vârisim ve halifemdir ve benden sonra her mü’minin velisidir. Sonra oğlum Hasan, sonra Hüseyin, sonra da Hüseyn’in neslinden dokuzu, biri diğerinden sonra İmam’dırlar. Kur’an onlarla beraberdir, onlar da Kur’an’la beraberdirler, Kevser havuzu başında bana varıncaya kadar onlar Kuran’dan ayrılmazlar, Kur’an da onlardan ayrılmaz.’ Onların tamamı, ‘And olsun Allah’a ki, böyledir, biz bunları duyduk ve açıkladığın şekilde şahit olduk’ dediler.” Zeyd b. Arkam, Berra b. Azib, Selman, Ebuzer, Mikdad ve Ammar kalkarak, “Biz tanıklık ediyoruz ki Resûlullah (s.a.a) minberde idi ve sen de onun yanında durmuştun ve O şöyle buyuruyordu: ‘Allah Teâlâ bana; İmamınızı ve benden sonraki vasimi, halifemi ve Kitabında mü’minlere itaatini farz kılarak ona itaat etmeği bana itaat etmekle eşit kıldığı ve onun velayetini kabul etmeyi size emrettiği kimseyi tayin etmemi emretti. Ben münafıkların beni yalanlayacakları korkusundan Rabbime müracaat ettim fakat Rabbim bana konuyu tebliğ etmemin gerekli olduğunu, aksi takdirde beni cezalandıracağını bildirdi. (…) Allah, velayeti de emretmiştir. Ben tanıklık ediyorum ki velayet yalnızca bunun içindir.’ Bu sözü buyurduğunda elini Ali b. Ebu Tâlib’in üzerine koydu, ‘Ey insanlar benden sonraki sığınağınızı, İmamınızı, velinizi, hidayetinizi size beyan ettim, o da kardeşim Ali b. Ebu Tâlib’dir. O sizin aranızda benim yerimdedir. O halde dininizde onu taklit edin ve bütün işlerinizde ona itaat edin. Çünkü Allah’ın bana öğrettiği bütün ilim ve hikmetler onun nezdindedir, o halde ondan sorun, ona ve ondan sonra olan vasilerime bir şey öğretmeye kalkışmayın, ne onlara bir şey öğretin, ne onlardan öne düşün, ne de onlara karşı gelin. Çünkü onlar hakla ve hak da onlarla beraberdir, ne onlar haktan ayrılırlar, ne de hak onlardan ayrılır’ buyurdu.” (Allame Emini, el–Gadir). Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s) hakkında Hz. Peygamber buyurdular ki: "Ya Ali, senin yüzünden iki kavim, (iki taife) helak olur. Birincisi; senin hakkında guluv edip seni ilahIaştıran; ikinci sana düşmanlık yapıp hakkaniyetini gizleyenler. " KAYNAK: Kur’an-ı Kerim/ Tekasür Sûresi/Sayfa:600/Cüz:30/8. Ayet: Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz? ﴾8﴿ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يمِ ﴿٨﴾ Kaynak:Kur’an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:26/Cüz:2/170. Ayet: Onlara, "Allah’ın indirdiğine uyun!" denildiğinde, "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!" derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)? ﴾170﴿وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَـتَّبِـعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـٔاً وَلَا يَهْتَدُونَ ﴿١٧٠
TEK TEK YAZILIR AMEL, SEN EN GÜZELİNİ EK
CEHALET KARANLIKTIR, NUR AYIKLADI TEK TEK İSLAM EN GÜZEL DİNDİR, GERÇEKLERE DAYANIR HEM İLİM HEM İRFANDIR, NURLUDUR SONSUZA DEK. "KİTAPLARINA İMAN" ŞARTLARINDAN BİRİDİR KUR’AN EN SON KİTAPKEN, KONUŞANI DİRİDİR (AS) CEBRAİL DEDİ Kİ: TEBLİĞ ET FARZ ALİ’ Yİ ŞAHİTLERİN HASI HAS; SAPKINI EL KİRİDİR. ALLAH KELAMI FARZDIR; "FARZ" DEMEYEN HER KİŞİ MÜNAFIK VE ZALİMDİR; HEM ERKEKTİR HEM DİŞİ ÜÇ YÜZ AYET MUTLAKTIR, YALANLADI KAFİRLER EHL-İ BEYT TAM BEŞ KİŞİ; BU İŞ ALLAH’IN İŞİ. SALTANAT İSTEDİLER, TEBLİĞE ALDIRMADAN ÜÇ HALİFE SEÇTİLER, NAAŞI KALDIRMADAN İMAM ALİ YIKADI, ON YEDİ KİŞİ VARDI "ALİMALLAH" DEDİLER, İNKARA ALDIRMADAN. |
Kalemin susmasın
___________________________________Selamlar