ARSLANIN SOLUK YELESİİçimde derin bir sancıdır düşüm Yuvarlanır damarlarımın cidarında Sarmışsa çepeçevre sıradanlaşan Memleket sevdasında insani duygular Dünya kimin umurunda Albenisine aldandım Esmesin müstehzi yerinde sert rüzgarlar Ellerimiz çıkmazdı sıcak sudan Arslan’ın soluk yelesine, değmemiş tenim Bırakmışız nasıl olsa her şeyi yerli yerince Sanki bağlarımızda bolluk vardır ya Hiç bitmeyecekmiş gibi arı kovanındaki ballar Sevgililer gelecekten umut bekler Dökülmüş fıçılar dolusu yağlar Sanki Haliç’e inen gemiler gibiyim Öylesine dolu ki Herkes başında bekler Uzamış kuyruklar yine Boştur içimizdeki güzergahlar Bir volkan olur bazen dağlarında umudum Kaderime bir kez daha ağlarım Kükreyen Arslan sesi kulağıma gelir Dizilmiş duvarlar önüne Bir kurtarıcının nefesi gelir gibi Bir Arslan kükrer yolunda Güneş bile metrelerce doğuyor artık Sayısız rüzgarları görürsün ufkunda Neden hala siyah bulutlar Hiç değişmemiş zaman sanki Ağarmaz mı yıllar geçmiş sırma saçlar Kışlar bile bize uzun gelir Sevgisiz geçer gecelerim Buğulu gözlerimde perdelenmiş sevgi Döküldü yoğunluğundan ihtiraslı dereler Göller suskun deniz suyuna hasret ırmakları Şiirlerin lezzeti bile kalmamış Sevemiyor artık eskisi kadar sevenler Hayat değişimin girdabında Hangi durakta duracak bu gemi Kıyısında kurumuş bir gül dalı Ağlamayı bilmeden oturmuşuz Uzağında değişen duygular Hani nerede o sevmenin sıcak nefesi Şimdi ise Arslan’ın soluk yelesi Behçet Bük 1420/29.5.2016 |