Yıpranma
YIPRANMA
Bizimki flörtdü bir ikindi gölgesinin Çınar altı tebessümünde ve ilk tanışıklığımız Sen kitaplarla selamlaşırken ben kahvemi höpürdetiyordum Sonra Sonra ne mi oldu Her şey yıprandı Arkadaşlıklar Dostluklar Tatiller Güneş yıprandı Su yıprandı Aşk aşksa paralandı bin parçaya bölündü Sonra Sonra ne mi oldu Sahillere don paça penguenler akın etti Oraya ailecek her gidişimizde Gözlerim hep seni aradı Şu güneşin girmediği yer yok dokunmadığı ten Ama sen nedense çok memnundun Belliydi gülümsemenden Kuzeyin sarışın kızı Neydi güneşle bu aleni sevişmelerin Sayfiye sunuluşlardan bir gün kaçıp baba evine Katil sivrilerden de kaçışımızın ilk akşamıydı Çoluk çocuk oh dediğimiz ilk akşam Minder yer yatağı yer sofrası şenliğinde Biz olmuştuk yeniden Peki mükedder olan neydi o sarışın sevgilinin yokluğu Her yaz ufaktan ufaktan sezdirmeden kur yaptığım Şehrimin müdavimi güneşe sevdalı o kuzeyli hatunun O son gelişi göz vedası mıydı Beni içten içe kederlendiren Sonra sonra ne mi oldu Olanlar oldu Artık hiç biri gelmez oldular Güneş soğumuş buz kesmişti Yıpranmıştı dünya Yüksel Nimet Apel Bu sabah amatörce karaladığım fırından yeni çıkan taze taze çıtır şiirimin hikayesi: bu şiirime bir hikaye yazmam gerekirse ki nazire de denebilir. Bir anının yolculuğunda her yapıtını beğendiğim, şiir dilini çok samimi ve naif bulduğum değerli şair Yılmaz Erdoğan’ın antolojideki şiirlerini okumamla, şiirlerinden aldığım ilhamla yazdığımı söyleyebilirim. 25/Mayıs/2016/Çarşamba/Bodrum |
Yüreğinize sağlık.