KOCA ÇINAR/ SU KABAĞIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın “Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak ağacı boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: "Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?" "On yılda", demiş kavak. "On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. "Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!" "Doğru, "demiş ağaç."Doğru." Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak önce üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağı doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa: "Neler oluyor bana ağaç?" "Ölüyorsun, " demiş kavak. "Niçin?" "Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için." *** Su kabağı suyu gördü Uzadı dalını yaydı Her tarafa örgü ördü Ekileli birkaç aydı. Güneşi bol, dibi yaştı Çınarın boyunu aştı Hergün çınara sataştı Çınar da günleri saydı. Koca çınar, ulu çınar Dört tarafı sulu çınar Uzun, hoş kokulu çınar Sanki yeni çıkmış aydı. Mevsim döndü, sıcak bitti Sayatoğlu da şahitti Su Kabağı soldu gitti Çınar dimdik ayaktaydı. Aşık Yusuf Sayatoğlu 8Temmuz, 2015, New Jersey |