BENDEN BURAYA KADAR
Bu son şiirimdi.... Rabbe EmAnet olunuz.... Beraat Kandiliniz mübarek olsun....
EY Sevgili, Ey Sevgililer sevgilisi, gönlümün Fatih’ i; Ruhumu aydınlatan adınla Cennetin yamaçlarında gezindiğim Sevgili; Kadem bastın yine şu fakir gönül tahtıma Efendim, Sultanım; Safa getirdim, esenlik verdin. Sensizlikten kuruyon kalbim, çatlayan dudaklarım Senin tahtındır, Ve senin tahtın ki; bütün kainattır. Ben hata ve kusur işledim, Bildiğim ve bilemediğim her neresi varsa Amma yerin altında, amma yerin üstünde Tahtını kurmaktan, yeni düştü her bir yerim. Ve bende artı böyle diyeceğim Ama sen, sultan oldun hep gecelerimde Sultanlık yaptın Amansız ve vurdumduymaz asiliğe, bürünmüş hallerimde. Bir baht-ı karayım, bir dilenci ve geda suretinde Yüz sürdüm, tokmağını çalıyorum, Senin o şefaat esintilerinin buunduğu kapının eşiğine. Bir imkan daha ver ne olur Bir imkan daha ver ki; Şu alemin, en kör ve zifiri karanlık noktalarında Senin için yeni tahtlar kurayım, Ne kadar renk cümbüşü varsa yeryüzünde Tüm renklerin en beyazında sine’mi, Taht gibi sereyim yere ve gelip geçenler Çiğnesin geçsinler, ama ne olur yine Sen gel. Bastığın her bir yer için Bu bir Zühre kokusudur diye koklayayım, koklayıp Beyaz zambakların, yeni bir bahar muştusuyla açışı gibi Burnumun direğini sızlatayım. Ey sevgililer sevgilisi, Bağışla, affeyle beni, yangın var bak içimde Bugün yardım günüdür, Ey yer ve gök ehlinin sessiz sakinleri, Tulumbalar alınsın, yırtılsın perdeler, bulutlar ayrılsın iki yana Haydi…. Yetişin ne olur Allah aşkına yangın var, Söndürün alevlerimi. Bir yıldız daha kaybolacak, Şaha kalkmış o kutlu ruh devrilmek üzere Atılan gönül tohumları sarsıntıda Duymuyor musunuz ey İnsanlık Bilinmeyenler ordusu, bizi çağırmakta. Heyecanım, tıpkı ilkler ve ilk günkü gibi Senden gayrısına eğilmek nedir bilmeyen belimi Başkasına, başkalarına iki büklüm ne olur Rabbim eğdirme. Ey Ademoğlu; Bana okyanuslardan esip gelen bulutlardan Bir daha sakın bahsetme, ben çok gördüm, Onlar yalnız toprağı ıslatır, Bana gönülleri ıslatacak bulutlardan bahset Bahset ki kalbim çok yaralı, bahset ki bağrım yanık Derdim Sen, dermanım da Sen, Bir başkasının dermanı da nedir Dertli gönlüm Sen, Sen diye çağlarken. Ağla Murat ağla, HİÇ DURMADAN AĞLA, Ağla ki; gözyaşların coşsun ve çağlayanlara karışsın, Gözyaşının damlalarından oluşsun deryalar, Ve buharlaşıp göğün zirvesinde noktalansın, Arş titresin ve sarsılsın, Halime nigehban Rabbim de, şu bendelerine seslenerek; O bulut da ne istiyor senden? Ve olur da hani belki bir gün, O ses gelir, bir güvercin kalbi gibi atan kalbime uyanırsa Yaralı, hicranlı gönlüme ulaşırsa Şu günahkar başımı öne eğerek diyeyim ki; Katre katre gözyaşlarımdan cem eden bulutların Sana hani şu Fakirin Geceleri sessiz ve tenha bir köşede İçin için günahlarına ağladığı, Gözyaşlarının haykırışı ve ikramıdır diyeyim. Sözlerim, seni anlatmaktan bizar ve yoksun bir halde, Sözlerim, isminin namıyla, değer ifade etmekte Senin o eşsiz ve heybetli şan’ın Şu bendeye, kendi iç alemimden sana olan hissiyatını Dizelere dökebilme cesareti vermekte ve bu sözleriyle de Bir nebze ötelerde şefatine nail olabilme derdinde. Cürmüm o kadar zirve yapmış ki; Sanki huzuruna çıkmadan evvel Habibinin, sadık dostlarına beyan buyurduğun gibi Ve bir hak dostunun da dediği gibi der ve seslerim bende; “Rabbim! Ben ölünce yaksınlar, kemiklerimi havanda ezsinler Sonra rüzgarlı bir günde bu tozun yarısını karaya, Yarısını denize atsınlar ve Rabbim meleklerine emir buyurarak Dağıttığın tozları topla desin, Rüzgar tozlarımı toplasın ve İlahi huzuruna getirsin, Sen sorarsın ki kulum ne ile geldin kapıma “Senden haya ettiğim için” diyeyim. İşte şu anda bu satırları yazarken Haya ikliminden yoksun ve sınırları zorlarken El pençe divan duruyor huzurunda, Secdelerimi uzatıyor, seccademi gözyaşlarımla ıslatıyor Cevşenim, evrad-u ezkarımla sana bir kez daha sesleniyor Kendimce iniltilerimle, bu da benim vasiyetim diyerek Belki de o bülbülün bu derdini kendimce dile getirerek Yinelerken kelimeleri, bu dileğimi huzuruna arz ediyorum. Ey Sevgili; Böyle sıradan cümlelerle senden el e-man dilemek Ve sen ibir nebze anlatmak ve dile getirmek böyle olmazdı, Olamazdı ama cehaletim üstün geldi yine, Sen yine de bana Rahmet hazinelerinden bir hazine olan Affını Şu mücrim gömlüme isminle, namınla, sanınla üfül üfül estir Ve kalbime nakşeyle. Pare pare temas etse de rayihalar Bulaşır belki cismaniyetime de. Ey Sevgili; Beni, cümle Ümmet-i Muhammedi, seni sevenleri Rahmetinle bağışla, Cürmüm ile geldim, utanma ve sıkılma nedir bilmeden sana ama Bu sözlerim inşaallah o yüce katında Makbul ve kabul ola. Murat AYDIN |
Kutlu dileklerimle.
Çok Beğendim.
…………………. Saygı ve Selamlar…