7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1075
Okunma
Körüklü bir yalnızlık arifesinde
Kınına terk edilmiş gülüşlerini hatırladı
Ve azaldı azatlı öfkelerini bir bir
Ölüm kuş tüyü yastık değilken de
Uyuyabiliyordu aslında
Ve kaç kez üzerinde denemişti
Ölümün soğuk ve yakıcı libasını
Şiir bültenli kaç mevsimi
Uyluklarında korudu
Zordu etinden kemiğini ayırmak
Hayattan ölümü sıyırmak kadar zor
Kurbansız kederleri birikiyordu avuçlarında
Yine meşgul edecekti gününü
Sabahın farkında olmadan
Mabedini uyandırdı karanlığından
Maslahat gereği bir ezan çarptı taşlarına
Şadırvanına doldu umutlarını
Bir kilise deccalı gibiydi yarını
Kara ve kof
Saylamadı geçti bu manzarayı
Üzengisini çekti nefsinin
Ebcet hesabıyla yazdı tarihini taşına
Gösterişsiz ama gerçek ölümü
Bir yağmur tanesine beledi
Ve kayboldu
Bir zamanlar ayakları altında tuttuğu türabında