SEN, SEN OLSen; memba ol aydınlık mevkiinde Bekle, nazenin kaynağında hele Gelmeyen, gelmesin. Güneş ol gözleri kamaştıran, Giriver sinelere ışığınla Hüzmelerinden yararlanmayanlar Boşver, yararlanmasın. Asrın çınarı olmaya bak, Salıver çevrene o enfes gölgeni O gölgene ise; Sıgınmayan, sığınmasın. Sen; sabahın lezzetini taşıyan Çam kozalağı oluver, Çatlayınca salıversin çam kokusunu Zağferan niyetine sürsün Hüd Hüd kuşları Adanmış adaklarının üzerine edeplice, Ve tohumların şerha şerha uzansın Birer salkım halinde Tatmayan tatmasın, Almayansa, almasın. Sen; güle meftun bülbül oluver Her dem gül ile hemhal olmak için Aşık, maşuk ile sarmaş dolaş ise Sen de maşukuna şakıyıver, Varsın hicranlı nağmelerinii Çağırdığın, o uzaktan seyre dalan Mahur gözlerindeki ışıltının kaynağını Maşukun değil de başkaları sürünsün Hayasızca, kullansın başkaları. Ama yine de; sen SEN ol, “SEN” ol ki; ümitsizliğe değil Yarının aydınlık dünyasına aşkın ateşini taşı Yak bütün gönülleri Kalmasın kainatta bir mahzun gönül. Denizlerin kumları, Yağmurların taneleri Mahlukatın solukları adedince, O boynu bükük yetim kalpli garipler Duysunlar, verdi desinler, SEN’ i bilsinler. Murat AYDIN |
Hayret. Böylesi güzel bir şiire bir tebrik bırakmayı bile çok görmüşler. ..
Tebrik ederim.
Selam ve saygılarımla. ..