Düğün
DÜĞÜN
Ayaklar baş, baş da ayak gibi, Vücut sessiz, beden hareketsiz, Altındaki düz beyaz taş gibi. Evreni kucaklayan göz, önün görmez, Kimyası bozulmuş vücut iklimi, Kuşu uçmuş yuva gibi. Dil suskun, dişler çaresiz, Burun, miskten amberden habersiz, Dönüşümün doruğunda beden, Yapayalnız, hiç kimsesiz. Hani öf diyemediğin ana-baba, Uğruna didindiğin evlad-ı güzin, Ayrılamadığın sevgili yar, hani ya, Sevgililer sevgilisine uğurlarken hepsi, Son ödevlerini yapmakta. Feri gelmez artık gözlerin, Söz söylemez lebib dillerin, Yol almazsa da ayakların, Semalarda kanat çırpmakta ruhun. Cism-i can, zaman ve mekandan uzaklaşmış, Her şey bitti yok oldu sanma sakın, Üstadın deyişiyle bedene hapsolmuş ruh özgür artık, Kınından çıkmış kılıç gibi daha keskin. Renkler yok, bu gözler için ışık yetersiz, Sözler duyulmaz, sesler yetersiz, Bütün varlar yok, yoklar dahi çaresiz. Görünen alemde ağlamalar ağıtlar, Görünmezde düğün ve kavuşmanın keyfi var. Dr. İlhami Fındıkçı Mayıs 2003, Armutlu |