geldi
Gurbeti çöp tenekesine atıp
Aktepeme gidesim geldi Geçileri önüme gatıp Aşamaca güdesim geldi Bir gutu cevizli lokum alıp Gapsalığı depiknen açıp Anamı görüp belimi kırıp Ellerinden öpesim geldi İkindin üstü el arabasını alıp Çuvalınan galıcı içine goyup Ayrık, gızılbacak gomayıp Bir çuval ot yolasım geldi Sabahın tatlı serinliğinde Uykudan kalkmaya erinildiğinde Çeşme başında Fransız köprüsünde Geçileri nahıra gatasım geldi Sürtüne Sürtüne ağılcık dalına Varıp ulasayim söğütlü gölüne Garapınarın buz gibi suyuna Garabatak dalasım geldi Şöyle gavun tarlalarına dalıp İçinden kemrelileri goparıp Bıçaksız, daşın yörebine çalıp Şireli şireli yiyesim geldi Her biri gurbette gardeşlerimi Anamı babamı komşularımı Tek tek çocukluk arkadaşlarımı Göresim, sarılasım geldi Üç beş arkadaş toplanıp Yağı, tavayı, ekmeği sırtlanıp Hanın köpsünün ordan başlayıp Şebekenen balık dutasım geldi Hiç üşenmeden erinmeyip Saygı gösterip hürmet edip Yaşlı, genç, çocuk demeyip Halını hatrını sorasım geldi Kaygısız tasasız günlere dönüp Maziye geçmişe dünlere dönüp En mutlu zamanı, anı kollayıp Saati orda durdurasım geldi Hüseyin kimi incitip kırdıysam Hangi kulun günahına girdiysem Bilmeden bile cefa verdiysem Bir bir gönlünü alasım geldi |