YOK AGAUlan şu dibi delik dünyanın Yükünü çekmiş Kahretmişim… Geri dönmüşüm umut kapısından İyi halt etmişim… Yok aga Anladım ki Yarım kalmamalı hiçbir şiir Ve hiçbir küfür… Alabildiğine kalem Alabildiğine ağız dolusu… Gelmişine geçmişine… Yorgun akşamların Düş nöbetlerinde Hayalinden arta kalanları toplarken Yine mi dememelisin mesela Mesala “iyiyim ulan” demelisin Kötü olan ne varsa hepsine inat Derin derin çekmelisin sigaranı Ciğerlerinin hatırını sorana kadar… Yok aga Dibine vurmalısın masandaki Rakının Sevmelisin dibine kadar sevdanı Vurgun yemek Hasret kalmak Unutulmak pahasına… Senden bir selam bekleyene Selamını Bir damla tebessüm bekleyene Yüzündeki denizleri sunmalısın Korkmadan Ve yürümelisin şerefsizin üstüne üstüne Vurulurum ulan en fazla Düşerim… Ama yenilmem Tekrar ayağa kalkarım diyerek Yok aga Öyle kolay olmamalı vazgeçmeler Hayatının boğazına sarılan Ölümü öldürmektir marifet Teslim bayrağını Çekerse korkaklar çeker… Nihayet burçlarına… Vazgeçenlerin Düşlerine ortak etme kendini Hayallerini düşürme kaldırım taşlarına Bükülmesin gölgenin boynu Eğilmesin başın öne… Dik durmak zor zanaat bu devirde Yok aga Masanda duran kadehlerin halinden Dudakların anlar Birde Mihraban türküsü Arkasından kimbilir Zahidem… Ve yazını kışa çeviren o nemrutun kızı… İçinde bir sızı Binbir sızı… Ulan şu dibi delik dünyanın Yükünü çekmiş Kahretmişim… Geri dönmüşüm umut kapısından İyi halt etmişim… Yok aga Anladım ki Yarım kalmamalı hiçbir şiir Ve hiçbir küfür… Alabildiğine kalem Alabildiğine ağız dolusu… Gelmişine geçmişine… Ali ALTINLI – 29/04/2016 Saat : 00:45 |