SÜLVÂNNe Camı çerçevesi kaldı içimin Ne Kapısı penceresi Kırıp döktüklerin kadar Harâbe Virâne Divâne eylemedi Hiçbirşey böyle beni Uykularımı çimdikliyor Kirli kırık uzun tırnaklarıyla Girizgâhı Metrûk hâneli Köhnemiş kenar mahallelerde dövülmüş rûyâlarım Ritüelleri lağv Kültleri terkedilmiş Bir mâbedin çizgili alınlığından yol bularak Patika Çoban çığın Akıyor tırnak diplerime İmzasız siyahî bir yazgı Gelsen artık diyorum Dilini ısırıyor Hüdhüd Gezinirken Belkıs’ın bahçelerinde Yüzüğünü düşürüyor Süleyman Sebe’nin abdestsiz sularına Gelsen artık diyorum Sübûta eriyor Dili çignenmiş Genzi delinmiş Semâhî bir sükût Bazen Dilimin altını ıslatan Salamura küfürler basıyorum Dişlerimle kilitlediğim ağzıma Ki Dudak kenarlarımdan akan Tuzlu Zehir zıkkım acı her kelimeyi Kafiyelendirip keyifle İlhâmım olduğun sanrısına düşersin diye Susuyorum işte Tekmeleyerek Sopranosunu sesimin taş duvarlarını Gelsen artık diyorum Eli n’asırlı bir Hallac hüneriyle Tokaçlarız belki Düşlerimizi Kırçıl heybesine atan bulutları Asûmanın grileşen kül rengi döşünde Açıp elimizi eteğimizi Toparlarız Bize dâir ne varsa Hayatın bitlenen saçlarından Gelsen artık diyorum |
Kalemin susmasın
_______________________Selamlar