Bir Sızının Vasiyetidir Bu
Mor menekşelerin gri susuşları
Kuytuda açan acının rengi Tek gecelik sadakaların biçareleri Kıymeti bilinmemiş geceye mi kör? Yoksa hayat mı yürek atışından ibaret Hiçbir şeyi yargılamayan Her şey olduğu gibi kabullenen Bu ölüm susuşları; Ateş kendilerini yaprak uçlarında yakar Şafağa birikir taziye düşer Farkındalığı mı beyaz parlak Verilmiş sözcüklerle aforoz edilir Lakin keşfedemediği tahammüle Öpüş dedikçe sessizliğe Özgür mutlu ihtilallere Saklar huzmesinde geç kalmışlığı Çöreklenmese damarlara Gündelik telaşında göz yaşlara Gün görmemiş sevdadır _______ Oy benim dört duvar lunapark sessizliğim Oy benim kanadı kırık ısmarlama arzularım Bahara, berduş zamansız yağmurlarım Küçük bir serçede kadınlık düşlerim Yalın ayak geçip gidiyor bir gün daha Ardından gitmeliyim! Dahası var Yağmalanıyor dil; Kanı çekiliyor Sinirleri bozuluyor Endişeye kapılıyor Tutuklu bir merminin en zayıf yerinde Ha patladı ha patlayacak! Bilmese de Farkına varacak Yazacak hep dip not aşkına Yüzüne sureti düştükçe Yağmur kokulu düşüne Karşısında bulacak son Eylül’ü Olacak hastalıklı ölümlü Uzanacak doymamış yüreğe Kırılgan düş bükenlerin Yetimi iken bir çift yolcusuna Ahh benim uysal ömrüm Bilirsin ışık karanlığı yargılamaz! Güçlü olsam da sol tarafıma Kabulleniş çekilir damarlarıma İnceliği ve esnekliğidir bağımlılığı yaratan Yaşamı sınırlı vede kaçınılmaz yapan Gölgeler karartsa da nefesime Biçareliği aradığıma Birlikteliği yapan hain uçurum! Boğulurken siyahın keşmekeşliğine Yırtık bir perdenin fısıldayışı Huzurudur parmak arası Bu leyli/m sarsılışlarla bin bir nezaketle Bir sızının vasiyeti Savaş dedikçe Eğitip dizginler özgürlüğüme |