HAYALET SENFONİSİ
Bugün yine suskunluğa gömüldü her şey.
Soğuk duvarlarda yankılanan tek şey birer hayalete dönüşmüş titrek nefesler oldu. Gülmek; kandırmacaya, dev bir maskeye dönüştü. Hissizleştiler. Ne bir gözyaşı ne de bir tebessüm, buz dağına dönüştüler birer birer. Vicdan sustu, gönül sustu, kelimeler sustu, ruh sükunete büründü. Soğuk buz kütleleri dolaştı koridorlarda. Güneş yıldı, yitirdi umudunu. Panjurlardan tek bir ışık kırıntısı, tek bir parıltı dahi sızamadı. Hayaller, umutlar alıp başlarını gittiler bu hissizler hanesinden. Bir melodi doldu kulaklara sinsi bir yorgunlukla: hayalet senfonisi… Sessizlik girdabında boğulmamak için yorganına sımsıkı sarılmış, boncuk boncuk gözyaşlarını minik elleriyle kamçılayan, bu hissizler hanesinde sıcak kalan tek şey. Işıkları açamayacak, güneşi çağıramayacak ve bir kelimenin bile dudaklarından dökülmesine gücü yetmeyecek. Çünkü o hissiz devlerin arasında kaybolmuş minik bir umut. Çünkü o hissiz devlerin arasında kaybolmuş minik bir hayal. Kabuslara dönüşmüş her oda; yanmış, eskimiş anılar mezarlığı. Ve hayaletler dolaşmışlar koridorlarda adım adım. Hissiz devlerin evi. Hayalet senfonisi… |