Neonlarında Şehrin
Yanan o titrek/renkli ışıklar ardında neler yaşanmakta
Sanılır her biri aydınlıkta dertsiz/tasasız coşkularda lâldir diller, âmâdır gözler oysa Kadehler boşaldıkça iç sesle konuşulmakta Yalın/yalnızlıklık beyhûde amansız kavruntusunda Sessizlik ürkütür yüreği çırpıntısı geldikçe ilk aşkın akla Çarp karafakiye kadehi sana arkadaş olmakta Dinle en nihâventinden şarkını donatıp masanı Avut gönlünü baktıkça şehrin neon ışıklarına Düşün gönül teline mızrâbı her vurduğunda avuntuyla Bir yerlerlerde vardır senin gibilerden mutlaka Gönl_ün gönüllerle buluştuğu bazı akşamlarda Dinle uzaklardan gelen nâmeleri kulağına Bazen bir acı poyrazla karayel lodosla Bazen karşıyakamın tatlı/şirin imbâtıyla Bak ne diyor M.Nurettin Selçuk üstâd yanık sesiyle "İstanbul’u sevmezse gönül aşk_ı ne anlar Düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar" Işığında şehrin sensiz neonlarından yansıyan Seslerce şekil alsın anılarla tüm şarkılar Dökülsün içinden kadehlerce ne varsa yarım kalmış Seni kör kuyularda yalnız ve merdivensiz bırakmış Farz et ki karşında oturan muhabbetinde dost kalmamış... *kirazçiçeği* |
Seni kör kuyularda yalnız ve merdivensiz bırakmış
Farz et ki karşında oturan muhabbetinde dost kalmamış...
süper anlatmışsınız
yüreğinize şiirler yasğın