Dediğim.../^^selçuk erat'a şerh'tir...
ZAKKUMLA BEZELİ ŞEHİR ve ŞİİRE TUTUNMAK
-Mehmet Fatih’e- Sığınak yapıyorum yine geceden nasıl olur şiire tutunmak kelimeleri tutkulu bir bulut gibi taşımayı öğret kara iklimidir ülkemin değirmenden taşıdığım su, doğru geceyi niçin kalkan ettiğimi anlıyor musun biz de mi lanetlendik Sisyphos’un azabıyla her gece ayrılıp yeni bir yola gider tekrar aynı ağacın dibinde buluşuruz güneş bir başka doğuyor her sabah İstanbul’da Belacinto’da da doğmalı yoksa yanılıyor muyum kırık dökük salın üzerinde Odysseus gibi korkuyla bakınırken akıp gittiğini sanırız her şeyin yanımızdan oysa hareket eden saldır, geçen hayatımız ülkemin toprağında beliren kayayı gözle görünmez bir doruğa iteleyen de kim gerisin geriye yuvarlanmaz kaslar kan ter içinde kalmaz mı daha belirgin bir delilik var mıdır kayayı itip, tekrar itip farklı sonuçlar ummak kadar şimdi bana geceden başka siper edecek bir şey göster tıpkı geceye öykünen, onun kadar gölge olmayan aşka tutunmakla aynı şey midir şiire tutunmak ya şu dizeler sana neyi anımsatır “çıldırtmalı mı seni ilk yaz çiçek açmamış öpücükleriyle”* düşsel mavilikte oyalanmak geliyor içimden yeryüzünde zakkumla bezeli bir şehir yükselir mi şöyle kıskanç Zephiros’ların esmediği çiçeklerle süslenmek istiyorum sedef kabuğunda bir tabloya sallanan fırçadan doğmak güzel olurdu şiire tutunmak için şu zakkumla bezeli şehir, kafama yatıyor doğrusu... ’’Selçuk erat’’ El Cevap; Tarih düş öğrenmek mi istiyorsun yazgının karanlık limanlarını /tutun da git dedim şiirlere, avcunda yoğurduğun toprağa(ülkeme) sığın da git demedim.../ önce sisyphos’a sor ve sonra istersen odysseus’a nedir bunca körelten insanlığı; bunca ayıran ve birleştiren lanetin sırrı /güneş bir başka doğuyor dedim; evet istanbul’a, belacinto’ya, paris’e, kyoto’ya değil üstüme üstüme azizim her gün bir önceki günden -öylesine bir başka demedim.../ bu tatlı bir rapsodi’dir halkıma ve toprağıma ait/işte çılgınca aradığın zakkumlarla bezeli o şehir/ fanyalarına takılmış bekliyor zamanın /taş durduğu yerde ağırdır dedim benden öncekilerin dediği gibi itip itip öleyazan bir mecnun çığlığı at demedim/ şimdi yürü artık talihinin bahara çalan yollarında hiç olmazsa gençsin ve en az yaşın kadar öykünme payı var hayatında /artık yürü dedim tüm soru(n) larını da kendine saklayarak ve ağır ağır biraz da../ -inan başka birşey demedim...- Mehmet Fatih |
yürü artık
talihinin bahara çalan yollarında
hiç olmazsa gençsin
ve en az yaşın kadar öykünme payı var hayatında "
İşte bu kısmı güzeldi. Bu şiire vasfını verecek olan yapı ve vurguyu buradan aldım.