Göğe Bakmak
Gecenin karanlığı aydınlattı içimi,
Düşünüp sorguladım, kâinatın biçimi? Her bir şey ki dönüyor birbirine çarpmadan! Hiç de yalpalamadan, hiç bir yana yatmadan! Milyon, milyar yıldızla bir o kadar gezegen, Bir boşluğu doldurur... ne çarpan var ne ezen. Toz da var, yok da orda... akıl almaz boyut da Eğer aklın var ise hadi bunu unut da Düşünme hiç! Var say... say ki tâ sonsuzdan beri, Durur öyle, durağan... durur, kalır ileri. Oysa ki her an her an... bir devinim, bir can ki Her an bir titreşimde, ot ve hayvan, insan ki Nasıl bir başı olmaz, sonu olacak şeyin? Düşün bir düşün, düşün! .. Varsa kafanda beyin. Bir plân ve de hesap ürünüdür birinden, Olur mu durduk yerde, hiç... hiç kendiliğinden? ! Bir anda var olsun ha... bir minicik noktadan? Bu akıl almaz kâinat, var olsun ha hiç yokdan? Bakarsan haşmetine, zerre dahî değilsin! Ama gel gör ki bir, gör... ne var sana eğilsin? ! Sen şu âcîz hâlinle, her bir şeye hükmet de Sonra görme - arama... ne bu hikmet, hikmet’de? Her an yeni oluşum, her an da bir ölüşüm, Bir devreden durum bu, bir devreden dönüşüm. Benden yeni çıkarmak, benden beni çıkarmak! Senden seni çıkarmak, senden yeni çıkarmak! Öyle ki... yaşayanda her an bir şey ölüyor, Öyle ki... her ölende her an bişey oluyor. Ve gelmenin zamânı - yeri - ebeveynini, Sen seçersin sanıp da boşa yorma beynini. İster beğen - beğenme, ister reddet - etme sen, Biri var, biri var ki o yapıyor... ne desen. O bir devreden âlem var etmiş ki emredip, Çıkamaz içinden ne âlim ne de bir edîp. O bir istemesiyle, “OL! ” demeyle var eder, Düşünen beyin bundan ders alır da ar eder. Her ne varsa hesaplı, her ne varsa yanlışsız! Sanma sahipsiz acun, sanma kimsesiz - ıssız! Gündüzün esinleri, geceden farklı değil! Şimdi bir daha bak gör, bir daha eğil, eğil! Ne ararsın etrafta... ne ararsın uzakta? Böyle bir yola sapan her insan ki tuzakda! Sâde kendine baksan, kendini ele alsan, Yeter veri sendedir, yeter... içine dalsan! Sen ki nesin? Nereden? Ve de hangi nedenle? Geldin ve gidiyorsun... senden önce gidenle. Ama bir görevin var! Halâ anlamadın mı? Oğlum sen salak mısın? Yoksa salak adın mı? O’nun sûretindesin... O ruhundan üflemiş, “Benden bir parçasın sen, benim gölgemsin” demiş. Sen ki bunu unutup, har vurup harmânını, Boşa mı geçirdin hep... zamânını - ânını? Vah deriiim, vah - vah derim senin gibi adama, Ve de dua ederim böyle değilsen ama. Her ne var ki gözünün, gördüğü - görmediği, Olmaktadır o zamân... o zamân, “OL! ” dediği. Hadi gücün yeterse, sen de bir kere “ol” de, “İşte ben de yarattım, zaten yol ki bu yol” de. Keşif desen, olanı bir gün arayıp bulmak, İcad ise bakarak... bir benzerini kurmak. Kendi hücreni dâhi yapamazken bile sen, Bir başka yeniyi mi yapacaksın dilesen? Bunca uyuşmaz gibi bu kadar denk şey varken, Sana uçsuz bucaksız... bana ki âlem darken, Hadi bir kez sorgula... bir daha ve bir daha! En son sen de varırsın, benim gibi Allah’a! 31.05.2009/16.25 BU GÜN KANDİL... |