HAY--HUY
Çizdim kendi dünyamı.
Kapkara çizgilerle. Okyanusta kaldırım. İlerle ha ilerle... Ve yolun ortasında. Kopunca tayfun birden. Sanki kahkahalar ok. Çığlıkları mermiden. Karanlığın yumruğu. Dalgalar şakağımda. Kaf Dağı yorgunluğu. Birikmiş ayağımda. Beynime gizli şimşek. Gözlerimde çakınca. Önümde birisi var. Bir ihtiyar yakınca. Gerçek mi, rüya mı bu? Ah ses, sesim nerdesin? Sırtımda davul zurna. Yüklenen boş küfesin. Döndü demek ki duymuş. Mucize değilse ne? Dedi "Çırpınmam niye? Derdini söylesene." Dedim "Karakartalın Kanadıyla uçmuşum. Çıkarmış yükseklere. Bırakmış kaybolmuşum." "Boşluk semada kuyu. Dibinde iğnelerle. ’Düşünce’ bin korkuyu. Zerk eder iğnelerle." Dedim "Tahta köprüyü, Tutan demir ayaktım. Hayat ümitten önce. Geçince hemen yaktım." "Hayat hayâl ormanı. Görür balta gülümser. Günü kâr sayan insan. Baltalara gülümser." Ve bir selam yolladım. Çırpındığım menzile. Hala yarı yoldayım. Hay-huydan sevgilerle. Işık tutsun yıldırım. Nur yüzlü ihtiyara. Ulaştırsın periler. Dilediği diyara... |