2 yıl
İnceleme
Kısa süreli birlikte olsalar da uzaktan uzağa sevmek Kafka’nın duygularını daha yoğun kılmıştır…
‘‘Görür gibiyim seni, çeviriyi yapıyorsun, eğilmişsin kâğıdın üstüne, boynun çıplak, arkanda duruyorum, dayanamayıp öpüyorum ensenden... Kaçma n'olursun, öpmek istemiştim... İşe yaramayan sevgimin bir gösterisiydi bu ‘
Miline ise Kafka’nın ona duyduğu aşkı nede kocasını kaybetmek istemedi
‘‘Bir kez daha okudum mektubunu, anımsadığım kadarı şu: Bugünkü durumumla geleceği söz konusu etmişsin. Babana benim için yazdıklarını ele alırsak -bir sefer daha yazmıştım- mutsuzluğunun nedeni ben olduğum çıkar ortaya... Benim, başkası değil Milena, ben, ben, yalnız benim -gözle görülen nedenleri geçiyorum- ben olmasaydım, sen altı ay önce ayrılmıştın bile Viyana'dan, o zaman ayrılmamış olsaydın bile, şimdi ayrılırdın, biliyorum bunu. Viyana'dan ayrılmak istemediğini de biliyorum, ben olmasaydım da ayrılmak istemeyecektin, onu da biliyorum, ama benim oluşum, Viyana'da kalmanı istemeden sağlıyor ya! Uzağa gitmeyelim, güç, anlaşılmaz sorunları çözmeye uğraşmadan, en kolayını alalım ele: Kocandan bir kez daha ayrılmıştın, onu bırakıp bir kez daha gitmiştin bir yerlere; bugünkü durum karşısında; bugünkü zorlanma karşısında daha da kolay olurdu onu bırakman... Ama bırakmış olman için bırakmak başka, başkasının gönlünü etmek için bırakmak başka, değil mi? Bütün bu tartışmalar neye yarar? Yalanı ortadan kaldırır, o kadar.’’
Yine aşağıdaki satırları okuduğumda Kafka’nın Milena’ ya duyduğu yasak aşk ve Milena’ın Kafka’ya duyduğu sahiplenme hissinden başka bir şey değildi. Her ikisinin de birleşmelerinin imkânsız olmadığını anlıyorum
''Pazar gecesi
İnandırmak için öne sürdüğün nedenlerde öteden beri beni tedirgin eden bir şey var. Yanlış yargıya vardığın bu son mektubunda apaçık görünüyor. Birlikte inceleyelim: Kocamı bırakamayacak kadar çok seviyorum, dersen, inanırım, hak da veririm sana. (Gerçeği söylüyorsun çünkü. Beni göz önünde tutarak da böyle davranman gerekir... Kocanı benim yüzümden bırakacak olursan, korkunç bir şey olurdu benim için.) Kocamdan ayrılmak önemli değil benim için, ama birtakım içlek nedenlerden ötürü, o bensiz yaşayamaz, dersen, gene inanır, gene hak veririm sana. Gelgeldim, o bensiz yaşamın güçlüklerine göğüs geremez, onun için onu bırakamam, dersen, bu nedeni de en önemli neden diye gösterirsen, inanmak zor olur. Bu, ya daha önceki nedenleri örtmek (güçlendirmek için demiyorum, öteki nedenlerin güçlenmeleri gerekmiyor) ya da -senin de dokunduğun gibi- us'un gülünç oyunlarından biridir ki, tepeden tırnağa sarsar bizi.''
Eşlerin evliyken birbirlerini aldatmaları tasvip etmem, birbirlerine deli gibi seviyorlardıysa her ne koşulda olurlarsa olsunlar eşlerinden ayrılıp birlikte olmayı göze alacak kadar cesur olsalardı çok daha anlamlı olurdu….
‘‘Görür gibiyim seni, çeviriyi yapıyorsun, eğilmişsin kâğıdın üstüne, boynun çıplak, arkanda duruyorum, dayanamayıp öpüyorum ensenden... Kaçma n'olursun, öpmek istemiştim... İşe yaramayan sevgimin bir gösterisiydi bu ‘
Miline ise Kafka’nın ona duyduğu aşkı nede kocasını kaybetmek istemedi
‘‘Bir kez daha okudum mektubunu, anımsadığım kadarı şu: Bugünkü durumumla geleceği söz konusu etmişsin. Babana benim için yazdıklarını ele alırsak -bir sefer daha yazmıştım- mutsuzluğunun nedeni ben olduğum çıkar ortaya... Benim, başkası değil Milena, ben, ben, yalnız benim -gözle görülen nedenleri geçiyorum- ben olmasaydım, sen altı ay önce ayrılmıştın bile Viyana'dan, o zaman ayrılmamış olsaydın bile, şimdi ayrılırdın, biliyorum bunu. Viyana'dan ayrılmak istemediğini de biliyorum, ben olmasaydım da ayrılmak istemeyecektin, onu da biliyorum, ama benim oluşum, Viyana'da kalmanı istemeden sağlıyor ya! Uzağa gitmeyelim, güç, anlaşılmaz sorunları çözmeye uğraşmadan, en kolayını alalım ele: Kocandan bir kez daha ayrılmıştın, onu bırakıp bir kez daha gitmiştin bir yerlere; bugünkü durum karşısında; bugünkü zorlanma karşısında daha da kolay olurdu onu bırakman... Ama bırakmış olman için bırakmak başka, başkasının gönlünü etmek için bırakmak başka, değil mi? Bütün bu tartışmalar neye yarar? Yalanı ortadan kaldırır, o kadar.’’
Yine aşağıdaki satırları okuduğumda Kafka’nın Milena’ ya duyduğu yasak aşk ve Milena’ın Kafka’ya duyduğu sahiplenme hissinden başka bir şey değildi. Her ikisinin de birleşmelerinin imkânsız olmadığını anlıyorum
''Pazar gecesi
İnandırmak için öne sürdüğün nedenlerde öteden beri beni tedirgin eden bir şey var. Yanlış yargıya vardığın bu son mektubunda apaçık görünüyor. Birlikte inceleyelim: Kocamı bırakamayacak kadar çok seviyorum, dersen, inanırım, hak da veririm sana. (Gerçeği söylüyorsun çünkü. Beni göz önünde tutarak da böyle davranman gerekir... Kocanı benim yüzümden bırakacak olursan, korkunç bir şey olurdu benim için.) Kocamdan ayrılmak önemli değil benim için, ama birtakım içlek nedenlerden ötürü, o bensiz yaşayamaz, dersen, gene inanır, gene hak veririm sana. Gelgeldim, o bensiz yaşamın güçlüklerine göğüs geremez, onun için onu bırakamam, dersen, bu nedeni de en önemli neden diye gösterirsen, inanmak zor olur. Bu, ya daha önceki nedenleri örtmek (güçlendirmek için demiyorum, öteki nedenlerin güçlenmeleri gerekmiyor) ya da -senin de dokunduğun gibi- us'un gülünç oyunlarından biridir ki, tepeden tırnağa sarsar bizi.''
Eşlerin evliyken birbirlerini aldatmaları tasvip etmem, birbirlerine deli gibi seviyorlardıysa her ne koşulda olurlarsa olsunlar eşlerinden ayrılıp birlikte olmayı göze alacak kadar cesur olsalardı çok daha anlamlı olurdu….
daha fazla
Say Yayınları
- Puan vermedi
Okudu
Sevgili Milena
Franz Kafka
- Say Yayınları
- 2000
Henüz yorum yapılmadı.