Tanıtım Yazısı
Nobel ödüllü yazar William Faulkner’ın yüzyılın klasikleri arasında gösterilen ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eser seçkisinde yer alan romanı Ses ve Öfke YKY’de.
Yazar bu yapıtında, yaşananları, düşünülenleri, sıkışan ve patlayan duyguları vermekteki ustalığını doruğa taşıyor. Dört bölümden oluşan romanda, bir ailenin dağılışı, aile bireylerinin bilinç akışlarıyla izleniyor.
Tam dirsegimin altinda yürüyor. Yürüdük. Evlerin tümü bombos gibi. Görünürde tek bir can yok.
Bir çesit solunumsuzluk bu bos evlerde olan. Ama hepsi de bos olamazlardi ya. Duvarlari söyle bir kesecek olursaniz bir sürü çesit çesit odalar. Hanimefendi, sizin kiziniz degil mi, rica ederim. Hayir, madam, Allahaskina, sizin kiziniz. Tam dirsegimin altinda yürüyor, piril piril simsiki taranmis örgülü saçlari, ve sonra son ev de bitiyor ve yol saparak kayboluyor gözden bir duvarin ötesinde, nehri izleyerek. Kadin kirik kapidan çikiyor, basinda bir sal çenesinin altinda dügümlü. Yol sapiyor, bos. Bir para buluyorum ve küçük kiza veriyorum. Bir çeyrek. “Hosça kal, kardes,” dedim. Sonra kosmaya basladim.
Hizli hizli kostum, arkama bakmadan. Yolu sapmadan az önce arkaya baktim. Yolun ortasinda, küçük bir insan sekli ekmegi kirli küçük entarisine simsiki yapistirmis, gözleri hareketsiz ve kara ve dikili bana. Kosuyorum.
Yoldan dar bir sokak ayriliyor. Daliyorum ve biraz sonra yavaslayip hizli yürüyüse iniyorum. Dar sokak bina arkalarindan geçiyor... boyasiz evler, çogunda neseli ve garip renkli entariler asili, arkasi çökmüs bir ahir sessiz sessiz çürüyor, budanmamis ve ot bürümüs, günes ve arilar içinde pembe beyaz ve fisiltili sira sira meyve agaçlarinin ortasinda. Arkama baktim. Sokagin basi bostu. Biraz daha yavasladim, gölgem de bana adimini uydurmus basini çeke çeke, çiti saklayan otlarin arasindan gidiyor.
Yol bir bahçe kapisina dayandi, otlarin içinde tükendi, yalnizca taze otlarin arasinda sessizce gizlenen bir patika oldu. Bahçe kapisinin üstünden bir odunluga atladim ve geçtim ve baska bir duvara geldim ve o duvari izledim, gölgem arkamda simdi. Asmalar ve sarmasiklar vardi, bunlar bizim memlekette olsaydi hanimeli olurlardi. Geliyor ve geliyor özellikle alacakaranlikta yagmur yagdigi zaman, hanimeli her yana sinmis, sanki olmazsa olmazmis gibi yeterince dayanilmazmis gibi. Neden biraktin onu öpsün diye öpsün
Ben birakmadim zorladim onu beni görsün de öfkelensin dedim bundan ne çikar? Elimin biraktigi kirmizi iz kizin yüzünde beliriyor sanki elinizin altinda bir isik vuruyormus gibi kizin gözleri parliyor
Seni öpücük yüzünden tokatlamadim. On bes yasinda kizin dirsekleri babam demisti sanki bogazinda bir balik kemigi kalmis gibi yutkundun nen var ve Caddy masanin öteki ucunda bakmiyor bana seni tokatladim pis bir züppeye biraktigin için bir daha bir daha mi simdi tövbe edersin artik. Kizin yüzünde kirmizi elim beliriyor. Peki basinin sürünmesine ne dersin simdi. Otlar çizik çizik etmis etini acitarak sürünen basini. Tövbe de bakayim tövbe de.
Ben Natalie gibi pis bir kizi hiç öper miyim Duvar gölgeye girdi, ve sonra benim gölgem, yeniden aldatmistim gölgemi. Sokak boyunca kivrilan nehri unutmusum. Duvari tirmandim. Ve sonra benim duvardan atladigimi seyrederken gördüm küçük kizi, ekmegi entarisine yapisik.
Otlarin içinde durdum ve birbirimize bakistik bir süre.
Yazar bu yapıtında, yaşananları, düşünülenleri, sıkışan ve patlayan duyguları vermekteki ustalığını doruğa taşıyor. Dört bölümden oluşan romanda, bir ailenin dağılışı, aile bireylerinin bilinç akışlarıyla izleniyor.
Tam dirsegimin altinda yürüyor. Yürüdük. Evlerin tümü bombos gibi. Görünürde tek bir can yok.
Bir çesit solunumsuzluk bu bos evlerde olan. Ama hepsi de bos olamazlardi ya. Duvarlari söyle bir kesecek olursaniz bir sürü çesit çesit odalar. Hanimefendi, sizin kiziniz degil mi, rica ederim. Hayir, madam, Allahaskina, sizin kiziniz. Tam dirsegimin altinda yürüyor, piril piril simsiki taranmis örgülü saçlari, ve sonra son ev de bitiyor ve yol saparak kayboluyor gözden bir duvarin ötesinde, nehri izleyerek. Kadin kirik kapidan çikiyor, basinda bir sal çenesinin altinda dügümlü. Yol sapiyor, bos. Bir para buluyorum ve küçük kiza veriyorum. Bir çeyrek. “Hosça kal, kardes,” dedim. Sonra kosmaya basladim.
Hizli hizli kostum, arkama bakmadan. Yolu sapmadan az önce arkaya baktim. Yolun ortasinda, küçük bir insan sekli ekmegi kirli küçük entarisine simsiki yapistirmis, gözleri hareketsiz ve kara ve dikili bana. Kosuyorum.
Yoldan dar bir sokak ayriliyor. Daliyorum ve biraz sonra yavaslayip hizli yürüyüse iniyorum. Dar sokak bina arkalarindan geçiyor... boyasiz evler, çogunda neseli ve garip renkli entariler asili, arkasi çökmüs bir ahir sessiz sessiz çürüyor, budanmamis ve ot bürümüs, günes ve arilar içinde pembe beyaz ve fisiltili sira sira meyve agaçlarinin ortasinda. Arkama baktim. Sokagin basi bostu. Biraz daha yavasladim, gölgem de bana adimini uydurmus basini çeke çeke, çiti saklayan otlarin arasindan gidiyor.
Yol bir bahçe kapisina dayandi, otlarin içinde tükendi, yalnizca taze otlarin arasinda sessizce gizlenen bir patika oldu. Bahçe kapisinin üstünden bir odunluga atladim ve geçtim ve baska bir duvara geldim ve o duvari izledim, gölgem arkamda simdi. Asmalar ve sarmasiklar vardi, bunlar bizim memlekette olsaydi hanimeli olurlardi. Geliyor ve geliyor özellikle alacakaranlikta yagmur yagdigi zaman, hanimeli her yana sinmis, sanki olmazsa olmazmis gibi yeterince dayanilmazmis gibi. Neden biraktin onu öpsün diye öpsün
Ben birakmadim zorladim onu beni görsün de öfkelensin dedim bundan ne çikar? Elimin biraktigi kirmizi iz kizin yüzünde beliriyor sanki elinizin altinda bir isik vuruyormus gibi kizin gözleri parliyor
Seni öpücük yüzünden tokatlamadim. On bes yasinda kizin dirsekleri babam demisti sanki bogazinda bir balik kemigi kalmis gibi yutkundun nen var ve Caddy masanin öteki ucunda bakmiyor bana seni tokatladim pis bir züppeye biraktigin için bir daha bir daha mi simdi tövbe edersin artik. Kizin yüzünde kirmizi elim beliriyor. Peki basinin sürünmesine ne dersin simdi. Otlar çizik çizik etmis etini acitarak sürünen basini. Tövbe de bakayim tövbe de.
Ben Natalie gibi pis bir kizi hiç öper miyim Duvar gölgeye girdi, ve sonra benim gölgem, yeniden aldatmistim gölgemi. Sokak boyunca kivrilan nehri unutmusum. Duvari tirmandim. Ve sonra benim duvardan atladigimi seyrederken gördüm küçük kizi, ekmegi entarisine yapisik.
Otlarin içinde durdum ve birbirimize bakistik bir süre.
daha fazla
Yazar: William Faulkner
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
ISBN: 978975080886
Sayfa: 294s.
Boyut: 13,5x21 cm
Kapak:
Tarih: 2000
Kağıt Tipi:
İnceleme
Bilinçakışı tekniğinin şiirsel söylemle buluştuğu olağanüstü güzellikte bir eser.
Zamanım yok demeyin.Yaratın bir şekilde ama bu kitabı mutlaka okuyun derim.
İnanın kazancınız okumanız dışında, kazanacaklarınızı düşündüğünüz yanında evren kalır...
Hem anlatım zenginliği, hem teminin çarpıcılığıylaa muhteşem ötesi.
Saygıdeğer Yazarın diğer kitaplarınında siparişini verdim şimdiden .
daha fazla
Yapı Kredi Yayınları
- Puan vermedi
Ses ve Öfke
William Faulkner
- Yapı Kredi Yayınları
- 2000