Tanıtım Yazısı
Yakın geçmişe kadar müze koleksiyonlarına ve sanat tarihi kitaplarına baktığımızda, tarih boyunca hemen hiç kadın sanatçının yaşamamış olduğu, yaşamışsa da herhangi önemli bir sanatsal katkıda bulunmadığı kanısına varabilirdik. Bugün durum pek de öyle değil. ABD ve Avrupa’da 1960’lı yıllardan itibaren yaşanan toplumsal feminist dalga, çok geçmeden etkisini sanat pratiği ve kuramında da gösterdi. Başta Linda Nochlin’in çığır açıcı makalesi “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?” olmak üzere, feminist eleştirmen ve sanat tarihçilerinin geleneksel sanat tarihi üzerindeki incelemeleri, kadın sanatçıların üretiminin görmezlikten gelinmesi sürecini ciddi anlamda kesintiye uğrattı. Aradan geçen yıllar içinde sanat tarihi kitaplarının yeni basımlarında kadınlara da yer verilmeye başlandı; feminist sanat tarihçilerinin öncülüğünde, unutulmuş, gözden kaçmış, çeşitli nedenlerle hiç önemsenmemiş kadın sanatçılarla ilgili monografik çalışmalar yapıldı. Deha, ustalık, yetenek gibi kavramların erkekler tarafından erkekler için belirlenmiş olduğuna inanan feminist sanat tarihçi ve eleştirmenlerin, akademi, müze, sanat tarihi gibi belirleyici kurumların kadın sanatçıyı sürekli dışlayan sistematiğini belli bir sorgulamaya tabi tutması, tarihin akışını bir ölçüde dönüştürdü.
Bu seçki, bugün de sürmekte olan o yoğun sorgulama sürecinden seçilmiş metinleri bir araya getiriyor.
Kapak fotoğrafı: Man Ray, La Prière, 1930.
Bu seçki, bugün de sürmekte olan o yoğun sorgulama sürecinden seçilmiş metinleri bir araya getiriyor.
Kapak fotoğrafı: Man Ray, La Prière, 1930.
daha fazla
Yazar: Ahu Antmen (Editör)
Yayınevi: İletişim Yayınları
ISBN: 9789750505904
Sayfa: 331s.
Boyut: 13x19,5 cm
Kapak:
Tarih: 2000
Kağıt Tipi:
İnceleme
YARIŞ
Çocuğun ivecenliği yalnızca sürücünün değil birkaç yolcunun da ilgisini çekmişti. Nedenini sormamış, soramamış, çözememişlerdi.
Aynanın öbür yüzüne sıçradı. Gagasını sürttü. Bakındı. Sırlı camı öptü. Anlaşılması güç, boğuk sesler çıkarıyordu: “Cicim! ...Cicim!” Oysa ötmekti muhabbetkuşuna yaraşan. İp cambazıydı; halkalarda gösteri yapıyor, sözcük belliyordu. Yine de yetenekleri yetersiz kalmış, kafesini genişletemiyordu. Üstelik bu kez sevgiyle iyice kuşatılmıştı.
Pencere yanında oturan dalgın bayan kafes yüzünden sıkışmıştı; önemsemiyor, kendini sorguluyordu: ‘Aynaya, aynayı koyana, aynaya kanana mı kızsam? Ya da onun için böylesi daha mı iyi?’ Savruk duygularına çekidüzen veremeden, “Yalnızlık,” diye fısıldadı telleri okşayıp; boş bulunduğuna kızmıştı, ‘çok şeyin nedeni,’diye eklemediğine sevinemedi.
“Biliyorum!” diye atıldı oğlan, tellere yanağını yaslamış gülümsüyordu. “Dişisini satın almaya gidiyoruz, kendisi seçecek.” Yanakları allanmıştı. Başıyla annesini gösterdi. “Cicim’i o öğretti. Babam da aynaları birbirine yapıştırmıştı ama,” utanarak fısıldadı , “bir tane daha alalım,’ diye tutturan benim.” Sıyrılan kısa pantolonu çekiştirirken kafesin boncuklarını okşadı. Önerisinin sonucunu kaygıyla bekliyordu.
“Adı gibi kendisi de sevimli ,” dedi arkada oturanı öne eğilip dokunaklı bir sesle.
Coşkuyla , “Hem de nasıl!..” diye yanıtladıktan sonra kaşları çatılıverdi. “Erkek adına hiç benzemiyor ?!” Giz verircesine açıklarken çekingendi; “ Şey... Aynadakinin de adı Cicim.”
Kafes sarsılınca uçuyor, aynanın salınımı azalınca çıtadaki yerine konuyordu. Öpücük sesleri sıklaşmış, güçlenmişti. Yüzü asılanlar olsa da gülümseyenler çoğalıyordu. Düşünceleri çapraşıktı. Cicim’de yoğunlaşanlar kendilerini onunla kıyaslamaktan alıkoyamıyordu.
Beklentilerin gerçekleşmesine ayna yetmiş miydi yoksa? Kuşçuya oysa çok yaklaşılmıştı. Mutluluğa uzanan sapaklı yolda ikiyüzlü ayna ile dişi kuşun acımasız yarışıydı bu; sevecence başlayıp kıyasıyaya dönüşen. Gerçek yarışmacıysa kucaktaki kafeste aynaya öpücükler konduruyordu.
‘Çift alın ,’ diye uyaran satıcıyı düşünemiyorum; yüreğim oynuyor, gözüm yarışta.
YARIŞ / SEÇKİN GÜNDÜZ
Çocuğun ivecenliği yalnızca sürücünün değil birkaç yolcunun da ilgisini çekmişti. Nedenini sormamış, soramamış, çözememişlerdi.
Aynanın öbür yüzüne sıçradı. Gagasını sürttü. Bakındı. Sırlı camı öptü. Anlaşılması güç, boğuk sesler çıkarıyordu: “Cicim! ...Cicim!” Oysa ötmekti muhabbetkuşuna yaraşan. İp cambazıydı; halkalarda gösteri yapıyor, sözcük belliyordu. Yine de yetenekleri yetersiz kalmış, kafesini genişletemiyordu. Üstelik bu kez sevgiyle iyice kuşatılmıştı.
Pencere yanında oturan dalgın bayan kafes yüzünden sıkışmıştı; önemsemiyor, kendini sorguluyordu: ‘Aynaya, aynayı koyana, aynaya kanana mı kızsam? Ya da onun için böylesi daha mı iyi?’ Savruk duygularına çekidüzen veremeden, “Yalnızlık,” diye fısıldadı telleri okşayıp; boş bulunduğuna kızmıştı, ‘çok şeyin nedeni,’diye eklemediğine sevinemedi.
“Biliyorum!” diye atıldı oğlan, tellere yanağını yaslamış gülümsüyordu. “Dişisini satın almaya gidiyoruz, kendisi seçecek.” Yanakları allanmıştı. Başıyla annesini gösterdi. “Cicim’i o öğretti. Babam da aynaları birbirine yapıştırmıştı ama,” utanarak fısıldadı , “bir tane daha alalım,’ diye tutturan benim.” Sıyrılan kısa pantolonu çekiştirirken kafesin boncuklarını okşadı. Önerisinin sonucunu kaygıyla bekliyordu.
“Adı gibi kendisi de sevimli ,” dedi arkada oturanı öne eğilip dokunaklı bir sesle.
Coşkuyla , “Hem de nasıl!..” diye yanıtladıktan sonra kaşları çatılıverdi. “Erkek adına hiç benzemiyor ?!” Giz verircesine açıklarken çekingendi; “ Şey... Aynadakinin de adı Cicim.”
Kafes sarsılınca uçuyor, aynanın salınımı azalınca çıtadaki yerine konuyordu. Öpücük sesleri sıklaşmış, güçlenmişti. Yüzü asılanlar olsa da gülümseyenler çoğalıyordu. Düşünceleri çapraşıktı. Cicim’de yoğunlaşanlar kendilerini onunla kıyaslamaktan alıkoyamıyordu.
Beklentilerin gerçekleşmesine ayna yetmiş miydi yoksa? Kuşçuya oysa çok yaklaşılmıştı. Mutluluğa uzanan sapaklı yolda ikiyüzlü ayna ile dişi kuşun acımasız yarışıydı bu; sevecence başlayıp kıyasıyaya dönüşen. Gerçek yarışmacıysa kucaktaki kafeste aynaya öpücükler konduruyordu.
‘Çift alın ,’ diye uyaran satıcıyı düşünemiyorum; yüreğim oynuyor, gözüm yarışta.
YARIŞ / SEÇKİN GÜNDÜZ
daha fazla
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri "Sanat Cinsiyet"
Ahu Antmen (Editör)
- İletişim Yayınları
- 2000
İnceleme
Yüce duygularla beğendim...
Taktirlerimle beğendim...
...................................... Saygı ve Selamlar.
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri "Sanat Cinsiyet"
Ahu Antmen (Editör)
- İletişim Yayınları
- 2000
İnceleme
Yüce duygularla beğendim...
Taktirlerimle beğendim...
...................................... Saygı ve Selamlar.
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri "Sanat Cinsiyet"
Ahu Antmen (Editör)
- İletişim Yayınları
- 2000
İnceleme
Kitap aydınlara değerdir.
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri "Sanat Cinsiyet"
Ahu Antmen (Editör)
- İletişim Yayınları
- 2000
10 yıl
İnceleme
Kitap gayet sağlam bir hususa parmak basıyor. Yapılan bu iticilik, hali hazırda bir şeyler yazan kaliteli sayılabilecek bir çok bayan yazarın kaçmasına vesile oluyor. Velhasılı ben de istedim, bir kadın şair olsun, bana şiirler yazsın.
daha fazla
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri "Sanat Cinsiyet"
Ahu Antmen (Editör)
- İletişim Yayınları
- 2000
13 yıl
İnceleme
aydınlanmaya ihtiyaçları olan insanların yönlerdirmek için baş yapıt....
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri "Sanat Cinsiyet"
Ahu Antmen (Editör)
- İletişim Yayınları
- 2000