İnceleme
Yorum yazmam için henüz erken lakin yeni başladım okumaya. Ama görünen o ki geç bile kalmışım bu kitabı edinmek için. Edebiyat adına yetkin bir kalemden okunası bir eser ve sabırsızlanıyorum bitirmek için.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Fadime Bulut adında sevdiğim bir insanın hediye etmesiyle okudum. Okunacak kitaplar arasına alabileceğiniz sıkılmadan okuyabileceğiniz sürekleyici bir roman...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Aşkı aramadan evvel bir düşün benden nasıl bir aşık olur diye! diyor elif şafak doğru diyor hayatımızdaki bazı yanlışların ve ön yargıların hayatımızda nelere mal olacağını anlatıyor...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
10 yıl
İnceleme
Elif Şafak'ın 'İskender'i
Osman Aytekin
"İskender" Elif Şafak'ın son romanı. Son romanı demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Önceleri İngilizce olarak romanı yazmış ve şimdi de Omca A.Korugan'la birlikte çevirmiş.
"İskender"in önce kapağından başlayalım. Yazar, "1,5 yıldır hep İskender olmanın nasıl bir şey olduğunu düşündüm, ister istemez İskenderleştim" diyor... Bu nedenle de yazar erkek kılıklı duruşuyla bu kitaba kapak olmuş. Bunu özünde de hissetmek istemiş ve kendini romana adapte etmiş görünüyor.
Yazar'ın, kitapta okuyuculara ne vermek istediğine baktığımızda İskender olmanın zorluğu ve üzerimize giydirilen erkeklik ve kadınlık kalıbının sorgulanması görülüyor. Bu kalıplar neticesinde İskenderler inciltiliyor ve incitiyorlar. Şafak bu zincirin kırılmasını istiyor. Mekân olarak da en fazla töre cinayetlerinin olduğu Güneydoğu'yu; Fırat Kenarında bir köyü seçiyor. Kitapta yer yer yoksulluk kendine yer buluyor: "Mala Çar Bayan köyünde dolaşıp tarihi harabelere, çatlak duvarlara, oyuncaksız büyüyen çocuklara baktıkça burada zamanın hiç ilerlemediği hissine kapılmış. Manzara çorak, kasvetli..." -sh.190-
Şafak, Kürt-Türk farklılığı üzerinde durarak, doğuştan gelen farklılıklara karşı saygı gösteriyor. Dini mevzulara da giriyor. Ufak tefek eleştiriler olsa da dine karşı saygısını kendi ifadesine göre tasavvufa bir alt damar olarak yer verdiğini kaydediyor:
"Türkler ve Kürtler de birbirlerinden farklıydı, keza bazı Kürtler de diğer Kürtlere benzemiyordu. Köyde bile her ailenin bir başka hikâyesi vardı ve her ailede hiçbir çocuk bir diğerinin aynı değildi. Eğer Allah bütün insanları aynı yaratmak isteseydi öyle yapardı mutlaka. Pembe, O'nun takdirine güveniyordu. İnsanları oldukları gibi kabul etmek O'nun kutsal düzenine saygı göstermek demekti."-sh.149-
"Aşırı dindarları anlamıyorum. Sorsan fikirlerinin, bütün insanlık için olduğunu söylerler ama onlara azıcık tersdüşmeyegör, anında seni dışlamaya hazırlar. Yine de benim gibilere nazik davranırlar. Günahkârız çünkü bizi doğru yola getirip bu sayede Tanrı'nın gözüne girmek isterler. Hakikaten iyilik etmek değil çoğunun derdi, sadece cennete giriş için puan toplamak" -sh.180-
"Eğer ebeveynin Allahsızsa sen onlardan değil, Allah'tan yana olmalısın. Çünkü O, anne babadan yücedir. Ama dikkat! Eğer sen de inançsızsan ve anne babana başkaldırırsan, tutunacak dalın kalmaz."-sh.330-
İskender romanının bir bölümünün Londra'da yazdığı belirtiliyor. Roman da Türk-Kürt kökenli, Londra'ya göç etmiş bir aile üzerinden çoğu zaman geçmişe giderek göçmenlerin durumu anlatılıyor.
Roman 1946 ile başlıyor; 1954.1963.1977.1978 yılları arasında gel-gitler ve nihayet 1991-1992 yılında son sözü söylüyor. İskender, annesi Pembe'nin çevresinde ve İstanbul, Londra, Abu Dabi gibi farklı şehirlerde geçen bir hikâye.
Romanda kişilerin kimlik ağacı da çıkarılmış.
Hayatta duyulan pişmanlıkların bir özeti gibidir bu ifadeler: "Yazgısıyla evli CEMİLE yeter kaderine varmıştı. Bu sebeple annesi ona yeter demişti. Onlar tek beden, tek ruh imişler PEMBE ve CEMİLE: kader ve yeter. Kabahat bende. Âdem'le senin yerine benim evlenmem büyük hataydı."
Roman kahramanı İskender Toprak: "Sevginin ve aşkın karmakarışık halleri üzerine aldığı ilk hayat dersiydi bu" bu karmakarışık haller bir bakıma Elif Şafak'ın İskender romanıyla ilgili düşüncelerini deşifre ediyor. Elbette sadece bu cümlelerden ibaret değil. Romanın en vurucu tarafı, örneğin; "En çok sevdiklerimizi incitiriz" cümlesi; bu hal Pempe'nin düşüncelerinde de; "her şeyi içime atıyorum. Ha bire. Yüreğimde bir dolu birikmiş laf var."
Batı'ya göndermeler, insani duyguların öne çıktı metinler:
"Batı'da insanların kafası karışmış. Mutluluğu özgürlükte, özgürlüğü ahlaksızlıkla karıştırıyorlar. Oysa biz analarımıza, karılarımıza, kız kardeşlerimize saygı gösteririz. Barbi bebekler gibi giyinmeye zorlamayız onları" -sh281-
Asya, Afrika ve Ortadoğu'da el kadar bebeklerin açlıktan ölmekte olduklarını unutmayın. Kemirecek bir parça ekmek bulamıyorlar. Şekerleme nedir bilmiyorlar. Batıdaki kadınlar şık restoranlarda yedikleri likörlü pastaları kusarken Üçüncü Dünya'da çocuklar açlıktan ölüyor.
Batı'nın en önemli iki sanayi kolu savaş makinesi ile güzellik makinesi. Savaş makinesiyle saldırı, hapseder, etkisiz hale getirir, öldürürler. Güzellik makinesinin de ondan aşağı kalır yanı yok. Bütün o parıltılı elbiseler, moda dergileri, kırıtan erkekler, erkekleşen kadınlar. Beynimizi sulandırıyorlar." -sh.282-
Birkaç ufak çelişki...
O yıllar köy nüfusunun % 70'ne tekabül ettiği, yoksulluğun, çaresizliğin ve hastalıkların adının dahi henüz bilinmediğinden "ince hastalık" olarak tanımlandığı yıllar. Şeker hastalığının son yıllarda hemen hemen her insanı tehdit eder hale gelmesi bilinen bir vaka ama o yıllar- sh194- için romanın gerçek dışı yanını gösteriyor
1 Ocak 1978 Londra: bu bölümde çelişkiler var: 1978 ve 1962'ye giden yazar tarihsel olarak not düşülmemiş... Romanın konusunu oluşturan İskender olmanın zorluğu, cinayet kurgusuyla ve merak unsurlarıyla okuyucuları kendine çekiyor. Romanın büyük bir bölümü sürükleyici ve anlatımıyla kendini rahat okutturuyor.
Kitapta intihal iddiaları var. Kanaatimizce Şafak, hiçbir şayiaya mahal bırakmayacak bir hal içinde romanı yazsaydı sanırız daha doğru olurdu.
Son bir not: Türkiye sadece Güneydoğu hikâyeleriyle sınırlı değildir. Örneğin Orta Anadolu kırsalında, Akdeniz bölgesinin dağlık kesimlerinde o bölgeyi aratmayacak hikâyeler mevcuttur. Yazarlar biraz da etnik olarak gördükleri mekânları isteyerek veya istemeyerek kaşıdıkları alanların dışına da çıkmalılar. "İskender" Romanını cinayet kurgusu dışında olağandışı bulmadığımı belirtmeliyim.
Osman Aytekin
"İskender" Elif Şafak'ın son romanı. Son romanı demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Önceleri İngilizce olarak romanı yazmış ve şimdi de Omca A.Korugan'la birlikte çevirmiş.
"İskender"in önce kapağından başlayalım. Yazar, "1,5 yıldır hep İskender olmanın nasıl bir şey olduğunu düşündüm, ister istemez İskenderleştim" diyor... Bu nedenle de yazar erkek kılıklı duruşuyla bu kitaba kapak olmuş. Bunu özünde de hissetmek istemiş ve kendini romana adapte etmiş görünüyor.
Yazar'ın, kitapta okuyuculara ne vermek istediğine baktığımızda İskender olmanın zorluğu ve üzerimize giydirilen erkeklik ve kadınlık kalıbının sorgulanması görülüyor. Bu kalıplar neticesinde İskenderler inciltiliyor ve incitiyorlar. Şafak bu zincirin kırılmasını istiyor. Mekân olarak da en fazla töre cinayetlerinin olduğu Güneydoğu'yu; Fırat Kenarında bir köyü seçiyor. Kitapta yer yer yoksulluk kendine yer buluyor: "Mala Çar Bayan köyünde dolaşıp tarihi harabelere, çatlak duvarlara, oyuncaksız büyüyen çocuklara baktıkça burada zamanın hiç ilerlemediği hissine kapılmış. Manzara çorak, kasvetli..." -sh.190-
Şafak, Kürt-Türk farklılığı üzerinde durarak, doğuştan gelen farklılıklara karşı saygı gösteriyor. Dini mevzulara da giriyor. Ufak tefek eleştiriler olsa da dine karşı saygısını kendi ifadesine göre tasavvufa bir alt damar olarak yer verdiğini kaydediyor:
"Türkler ve Kürtler de birbirlerinden farklıydı, keza bazı Kürtler de diğer Kürtlere benzemiyordu. Köyde bile her ailenin bir başka hikâyesi vardı ve her ailede hiçbir çocuk bir diğerinin aynı değildi. Eğer Allah bütün insanları aynı yaratmak isteseydi öyle yapardı mutlaka. Pembe, O'nun takdirine güveniyordu. İnsanları oldukları gibi kabul etmek O'nun kutsal düzenine saygı göstermek demekti."-sh.149-
"Aşırı dindarları anlamıyorum. Sorsan fikirlerinin, bütün insanlık için olduğunu söylerler ama onlara azıcık tersdüşmeyegör, anında seni dışlamaya hazırlar. Yine de benim gibilere nazik davranırlar. Günahkârız çünkü bizi doğru yola getirip bu sayede Tanrı'nın gözüne girmek isterler. Hakikaten iyilik etmek değil çoğunun derdi, sadece cennete giriş için puan toplamak" -sh.180-
"Eğer ebeveynin Allahsızsa sen onlardan değil, Allah'tan yana olmalısın. Çünkü O, anne babadan yücedir. Ama dikkat! Eğer sen de inançsızsan ve anne babana başkaldırırsan, tutunacak dalın kalmaz."-sh.330-
İskender romanının bir bölümünün Londra'da yazdığı belirtiliyor. Roman da Türk-Kürt kökenli, Londra'ya göç etmiş bir aile üzerinden çoğu zaman geçmişe giderek göçmenlerin durumu anlatılıyor.
Roman 1946 ile başlıyor; 1954.1963.1977.1978 yılları arasında gel-gitler ve nihayet 1991-1992 yılında son sözü söylüyor. İskender, annesi Pembe'nin çevresinde ve İstanbul, Londra, Abu Dabi gibi farklı şehirlerde geçen bir hikâye.
Romanda kişilerin kimlik ağacı da çıkarılmış.
Hayatta duyulan pişmanlıkların bir özeti gibidir bu ifadeler: "Yazgısıyla evli CEMİLE yeter kaderine varmıştı. Bu sebeple annesi ona yeter demişti. Onlar tek beden, tek ruh imişler PEMBE ve CEMİLE: kader ve yeter. Kabahat bende. Âdem'le senin yerine benim evlenmem büyük hataydı."
Roman kahramanı İskender Toprak: "Sevginin ve aşkın karmakarışık halleri üzerine aldığı ilk hayat dersiydi bu" bu karmakarışık haller bir bakıma Elif Şafak'ın İskender romanıyla ilgili düşüncelerini deşifre ediyor. Elbette sadece bu cümlelerden ibaret değil. Romanın en vurucu tarafı, örneğin; "En çok sevdiklerimizi incitiriz" cümlesi; bu hal Pempe'nin düşüncelerinde de; "her şeyi içime atıyorum. Ha bire. Yüreğimde bir dolu birikmiş laf var."
Batı'ya göndermeler, insani duyguların öne çıktı metinler:
"Batı'da insanların kafası karışmış. Mutluluğu özgürlükte, özgürlüğü ahlaksızlıkla karıştırıyorlar. Oysa biz analarımıza, karılarımıza, kız kardeşlerimize saygı gösteririz. Barbi bebekler gibi giyinmeye zorlamayız onları" -sh281-
Asya, Afrika ve Ortadoğu'da el kadar bebeklerin açlıktan ölmekte olduklarını unutmayın. Kemirecek bir parça ekmek bulamıyorlar. Şekerleme nedir bilmiyorlar. Batıdaki kadınlar şık restoranlarda yedikleri likörlü pastaları kusarken Üçüncü Dünya'da çocuklar açlıktan ölüyor.
Batı'nın en önemli iki sanayi kolu savaş makinesi ile güzellik makinesi. Savaş makinesiyle saldırı, hapseder, etkisiz hale getirir, öldürürler. Güzellik makinesinin de ondan aşağı kalır yanı yok. Bütün o parıltılı elbiseler, moda dergileri, kırıtan erkekler, erkekleşen kadınlar. Beynimizi sulandırıyorlar." -sh.282-
Birkaç ufak çelişki...
O yıllar köy nüfusunun % 70'ne tekabül ettiği, yoksulluğun, çaresizliğin ve hastalıkların adının dahi henüz bilinmediğinden "ince hastalık" olarak tanımlandığı yıllar. Şeker hastalığının son yıllarda hemen hemen her insanı tehdit eder hale gelmesi bilinen bir vaka ama o yıllar- sh194- için romanın gerçek dışı yanını gösteriyor
1 Ocak 1978 Londra: bu bölümde çelişkiler var: 1978 ve 1962'ye giden yazar tarihsel olarak not düşülmemiş... Romanın konusunu oluşturan İskender olmanın zorluğu, cinayet kurgusuyla ve merak unsurlarıyla okuyucuları kendine çekiyor. Romanın büyük bir bölümü sürükleyici ve anlatımıyla kendini rahat okutturuyor.
Kitapta intihal iddiaları var. Kanaatimizce Şafak, hiçbir şayiaya mahal bırakmayacak bir hal içinde romanı yazsaydı sanırız daha doğru olurdu.
Son bir not: Türkiye sadece Güneydoğu hikâyeleriyle sınırlı değildir. Örneğin Orta Anadolu kırsalında, Akdeniz bölgesinin dağlık kesimlerinde o bölgeyi aratmayacak hikâyeler mevcuttur. Yazarlar biraz da etnik olarak gördükleri mekânları isteyerek veya istemeyerek kaşıdıkları alanların dışına da çıkmalılar. "İskender" Romanını cinayet kurgusu dışında olağandışı bulmadığımı belirtmeliyim.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
11 yıl
İnceleme
Okunulurluğu yüksek bir kitap. Kurgusu Türk filmi gibi. Yazar romandaki karakterlerin tümünü benzer cümlelerle konuşturmuş ama genel itibariyle kötü de diyemem.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Alışılagelmiş bir konuyu kendine özgü su gibi akan bir dille ve zekice kurgulayarak okuyucuya aktarmış Elif Şafak ve yine altı çizilecek hayata dair insana dair bazen düşünüpte yazamadığımız hatta düşünüp ifade edemediğimiz bir türlü bir araya gelmeyen düşüncelerin mükemmel cümleler halinde satırlarda hayat bulduğu ve çok kolay okunacak sürükleyici bir roman..İskender...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Elif ŞAFAK. Ne yazsa yakışıyor kalemine.
Bu askander, iskender ya da alex kitabı acıklı bir olayı akıcı anlatmanın bizden cümleleriyle karşımızda.
Kesinlikle tavsiye edeceğim ve güzel bulduğum bir eser İSKENDER.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Elif Şafak' ın Baba ve Piç' inden sonra İskender'ini de okudum. Elif Şafak, günümüzde şüphesiz ki güçlü bir kalem. Yazar, İskender romanında Avrupa' ya göçen kürt kökenli bir ailenin verdiği mücadeleyi anlatmış. Baba aileyi başka bir kadın için terk edince, bütün yük annenin omuzlarına biniyor. Anne çocukları için tek başına mücadele ediyor.Kadın olduğunun farkında bile değil. Annenin karşısına tesadüfen bir adam çıkıyor. Kadına ilgi duyuyor. Kadın, hayatında ilk defa insan yerine konulduğunu anlıyor... Anne ürkek, anne çaresiz, tam da duygularının peşinden gitmek üzereyken,onu yanlış anlayan oğlu İskender tarafından bıçaklanıyor. Elif Şafak avrupada yaşayan kürt ailenin duygularını tam kalemine yansıtamasada, bence okunması gereken bir roman.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
12 yıl
İnceleme
İskender Fırattan başladık yolculuğa....
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
12 yıl
İnceleme
Açıkçası 'Aşk' romanından sonra bu eser bana biraz eksik geldi.Üslup olarak zaten iyi Elif Şafak fakat konu ve bu konuya yaklaşım olarak tatmin olamadım.Bence Elif Şafak daha iyi bir eser verebilirdi.Ayrıca bu eserin çok satılmasını tamamen sürü psikolojisi olarak algılıyorum.Okuyanların gerçek çıkarımlarda bulunduklarına inanmıyorum.Bilinçsizce çok satanlar listesine bakıp kitap alıyoruz ve sanki edebiyatla gerçekten ilgileniyormuşuz gibi yapıyoruz ne yazıkki böyle olmuyor.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
12 yıl
İnceleme
baba ve piç romanında olduğu kadar kafamda yer etmedi biraz fazla kurgusaldı usta kalem olduğundan yinede okunur yanı yalın anlatımıyla güzeldi
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Elif Şafak'ın seveni çok biliyorum ama benim kendisiyle yıldızım barışmayacak sanırım.
İskender'in kapağına bayılmış ve birçok kez alıp almama konusunda kendimle cebelleşmiştim.Sonra bir arkadaşımdan ödünç alarak okudum ve kitaba sahip olmadığıma üzülmedim.
Benim kitapla ilgili en çok gözüme batan romandaki karakterlere hayat verme konusunda eksik kalması.Birbirinden çok farklı pek çok insan aynı dili konuşuyor,benzer cümleler kuruyor.Yani hepsinin aynı beynin ürünü olduğu belli.Bunun bir eksiklik olduğunu,karakterlerin kişilikleriyle var olmaları gerektiğini düşünüyorum.
İskender'in kapağına bayılmış ve birçok kez alıp almama konusunda kendimle cebelleşmiştim.Sonra bir arkadaşımdan ödünç alarak okudum ve kitaba sahip olmadığıma üzülmedim.
Benim kitapla ilgili en çok gözüme batan romandaki karakterlere hayat verme konusunda eksik kalması.Birbirinden çok farklı pek çok insan aynı dili konuşuyor,benzer cümleler kuruyor.Yani hepsinin aynı beynin ürünü olduğu belli.Bunun bir eksiklik olduğunu,karakterlerin kişilikleriyle var olmaları gerektiğini düşünüyorum.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
12 yıl
İnceleme
bext ve bese....
bir cenk havasında yaşanan anların dilsiz yansısı...
karakteri sağlam kitaplardan...
bir cenk havasında yaşanan anların dilsiz yansısı...
karakteri sağlam kitaplardan...
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Altını çizdiğim çok yer oldu...
İskender Pala yine konuşturmuş edebiyatını, Yunus'un dilinden...
Ve Yunus Emre hakkında ne kadar az şey bildiğimi, onu ne kadar üstünkörü tanıdığımı farkettim.
İyi ki okumuşum. :)
İskender Pala yine konuşturmuş edebiyatını, Yunus'un dilinden...
Ve Yunus Emre hakkında ne kadar az şey bildiğimi, onu ne kadar üstünkörü tanıdığımı farkettim.
İyi ki okumuşum. :)
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe...
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece...
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
konuya hakim anlatımıyla İnsanı sıkmadan konunun içine çekip sürükleyen iyi bir yazar Elif Şafak
tüm çıkardığı kitapları okudum... Tabiiki iskender'i de
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
13 yıl
İnceleme
Hüzünlü ve çok karamsar bir roman ama çok sürükleyici. Etkilenerek okudum.
Roman karekterlerini incelersek;doğuda ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntılar, kültür farklılıkları ve bunun sonucunda geliklerii noktalar...
Final ise beklenmedik bir son...
Roman karekterlerini incelersek;doğuda ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntılar, kültür farklılıkları ve bunun sonucunda geliklerii noktalar...
Final ise beklenmedik bir son...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Ben her kitabinda kendini yenileyen, yerinde saymayan bir Elif Şafak görüyorum. Bu da okuruna haz veriyor, severek okudum, farklı buldum. Bir anti kahraman " İskender"...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
İskender i okudum çok güzeldi şu anda da elimde aşk var Elif Şafak greçekten güzel yazıyor
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Elif Şafak farkı bir yazar.Bu kitabında da farkını ortaya koymuş.Hayatın gerçeklerini anlatmış bu kitabında.Hızla akıp giden bir kitap.Keyifle okunabilecek türden...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
İskender'i ve eleştirilerde Elif Şafak'ın intihal ettiği söylenilen Zadie Simtih'in İnci Gibi Dişler'ini de okumuş biri olarak söylemek istediğim şu ki; İskender, son yıllarda yazılmış en iyi romandır. "Aşk" romanıyla popülist bir iş yapmış olduğunu düşündüğüm Şafak için bütün olumsuz duygularımı silip süpüren bir başyapıttır. İnci Gibi Dişler'in çevirmeninin altını çizdiği konu, her iki romanda da şablonun birbirine benzeyişi ve bazı yerlerdeki tasvirlerin birebir uyarlanması. Her iki kitabı da okuduğumuzda böyle birebir bir uyarlama olmadığını görüyoruz. Bugün Türkiye'de de dünyanın pek çok ülkesinde de penceresi tavana yakın evlerde yaşayan milyonlarca insan var ve o pencerelere doğru baktığınızda gördüğünüz manzaranın birbirine benzemesi kadar doğal bir şey yoktur. Bu, sahnenin nasıl anlatıldığıyla ilgilidir. Bir yazarın, göçmen bir aileyi yazması için göçmen bir aileden gelmesi gerektiği konusuna da hiç katılmıyorum. Şafak, yıllarca Londra'da bulunmuş, romanda adı geçen kenar mahalleleri ve orada geçen hayatı gözlemlemiş, altyapısı çok güçlü bir yazar. Benzer bir hikâyeden esin almakla, o hikâyeyi birerbir uyarlamak arasındaki fark çok ciddi ve suçlamanın bu boyutu, yazarın bütün altyapısına, kültürüne, birikimine , yeteneğine, gözlemine ve her şeyden daha mühimi; emeğine saygısızlıktır.
Romanda anlatılan karakterlerin oya gibi işlendiğini görüyoruz. İskender'in, Pembe'nin, Cemile'nin, Âdem'in, Roxanna'nın, Esma'nın ve diğerlerinin, o naif dille yazılmış hayatlarının içine girdiğimizde bu romanın bir başka romandan esinlenilmiş olduğu bilgisi ve eleştirisinin gölgesindeyken bile, o hayatları yaşıyor, hissediyor ve satırların edebi açıdan büyüklüğü karşısında büyüleniyoruz. Ağır bir eleştiriye kulak asmak istediğimizde karşılatırmalı bir şekilde incelemeliyiz bahsi geçen her iki kitabı da. Bu incelemeyi yapmış biri olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; Zadie Smith'in İnci Gibi Dişler'i yine göçmen bir ailenin Londra'nın kenar mahallellerinden birinde yaşadıkları ironik, çoklukla komik, zaman zaman trajik hikâyesinin, şablon dışında "İskender" ile uzak yakın en ufak bir ilgisi yok. Şablon dediğimizde de bir bakmalıyız. Sanatın diğer alanlarına... Sinemaya, edebiyata ve hatta müziğe... Söylenmemiş bir şey yoktur; söyleyişteki farklılıklar vardır. Anlatılmamış bir hikâye yoktur; anlatma ve yorumlama biçimiyle farklılaşıp okura, izleyiciye ya da dinleyiciye açılan farklı pencereleri sunabilme becerisi vardır. Eleştirilere kulak asmayıp Fırat yakınlarındaki bir köyden, Londra'ya uzanan bu içli hikâyeyi, yazarın kaleminden okuyun derim. Hatta okutun.
Tebrikler Elif Şafak.
Romanda anlatılan karakterlerin oya gibi işlendiğini görüyoruz. İskender'in, Pembe'nin, Cemile'nin, Âdem'in, Roxanna'nın, Esma'nın ve diğerlerinin, o naif dille yazılmış hayatlarının içine girdiğimizde bu romanın bir başka romandan esinlenilmiş olduğu bilgisi ve eleştirisinin gölgesindeyken bile, o hayatları yaşıyor, hissediyor ve satırların edebi açıdan büyüklüğü karşısında büyüleniyoruz. Ağır bir eleştiriye kulak asmak istediğimizde karşılatırmalı bir şekilde incelemeliyiz bahsi geçen her iki kitabı da. Bu incelemeyi yapmış biri olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; Zadie Smith'in İnci Gibi Dişler'i yine göçmen bir ailenin Londra'nın kenar mahallellerinden birinde yaşadıkları ironik, çoklukla komik, zaman zaman trajik hikâyesinin, şablon dışında "İskender" ile uzak yakın en ufak bir ilgisi yok. Şablon dediğimizde de bir bakmalıyız. Sanatın diğer alanlarına... Sinemaya, edebiyata ve hatta müziğe... Söylenmemiş bir şey yoktur; söyleyişteki farklılıklar vardır. Anlatılmamış bir hikâye yoktur; anlatma ve yorumlama biçimiyle farklılaşıp okura, izleyiciye ya da dinleyiciye açılan farklı pencereleri sunabilme becerisi vardır. Eleştirilere kulak asmayıp Fırat yakınlarındaki bir köyden, Londra'ya uzanan bu içli hikâyeyi, yazarın kaleminden okuyun derim. Hatta okutun.
Tebrikler Elif Şafak.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
13 yıl
İnceleme
Henüz kitabı okumadım. Ama kitaptan daha çok öne çıkan polemiklere şahit oldum.
İddiaya göre; Elif ŞAFAK'ın bu kitabı, İngiliz yazar Zadie Smith’in ‘İnci Gibi Dişler’ romanına çok benziyormuş.
İki romanın karakterleri ve olayların bire bir örtüşmesi, Elif Şafak’ın İnci Gibi Dişler romanından etkilendiğini gösteriyormuş ve bu iddiayı ortaya atan Fikir Mahsülleri Ofisi adlı blog sitesi. Site, Şafak’ın Smith’ten “intihal tartışmalarına yol açacak kadar esinlenmiş” olduğunu iddia etti.
Vatan Gazetesi'nin haberine göre, Elif Şafak ‘İskender’ adlı yeni romanında Fırat’tan başlayıp, Londra’ya kadar uzanan yolculukta, toplumun erkek çocuğa bakışını, insanların aslında en çok sevdiklerini incittiğini ve en buyuk yaraların ailede açıldığını anlatıyor. Zadie Smith’in İnci Gibi Dişler romanında ise benzer bir göç hikayesi anlatılıyor ve tıpkı İskender’de olduğu gibi Londra’-nın kenar semtlerinden birinde geçiyor. Blog iki romanı da karşılaştırıp benzerlikleri ortaya çıkarmış.
İşte o benzerlikler:
Irie’den Esma’ya Millat’tan İskender’e
“Şafak’ın İskender’i ise tam bir Millat. İkisi de doğal birer karizma, arkadaşlarının arasında doğal birer lider, yakışıklılıklarıyla göz dolduran, dikkat çekici tipler olarak tasvir ediliyor. Hem İskender hem de Millat İngiliz kızlarla takılıyor ama aileleri bu durumu pek hoş karşılamıyor. İkisi de yerli mi, göçmen mi nereli olduğuna bir türlü karar veremiyor..”
‘İntihal denir’
“İçine doğduğu siyasetten kaçmak için bambaşka bir alan seçip moleküler biyolojiye yönelen naif Nadir, Macit ve en yakın dostu Marcus’un birleşimi gibi görünüyor. Baba Adem Toprak da mutsuz evliliği ve yanlış gönül maceralarıyla bir hayli Samet İkbal gibi sanki.”
Zaide Smith’in “İnci gibi dişler” kitabının çeviremeni Mefkure Bayatlı konuyla ilgili VATAN’a konuştu. Bayatlı şunları kaydetti, “Bu kadarı tesadüf olamaz. Şafak, Zadie’nin kitabını şablon olarak örnek almış, aileyi Türk yaparak bir kitap yazmış. Konuyu basitleştirmiş. Özellikle pencere hikayesindeki benzerliği aklım almıyor. On tane öyle paralel hikaye yazılabilirdi ama pencere hikayesi paralel bile olmamış. Buna intihal denir. Uyarlarlama gibi bir şey olmuş. Esinlenmeyi aşmış. Hiç şaşırmadım. Dünya edebiyatını bir tek onlar takip ediyor, kimse bilmiyor diye düşünüyorlar. Ama Türkiye’de edebiyattaki başka kitaplardan etkilenmeleri, yapılan intihalleri araştıran ve bilen insanlar var. Örneğin Virginia Woolf’un Orlandosu ile Aziz Nesin’in Betüş’ünün ana fikri aynıdır.
Ama ayrıntılı olarak etkilenmek okur olarak kabul edilecek bir şey değildir. Belli ki Elif Şafak, Zadie Smith’ten çok etkilenmiş ve esinlenmiş. Zadie Smith’in başarısı çok iyi bildiği ve içinden geldiği insanları yazması. Elif Şafak o insanları o kadar iyi tanıyor mu? Bilemiyorum. Hayatından göç etmemiş bir aileden değilsen o hikayeyi yazman zor olur. Hikaye oturmaz, sahte olur.
Elif Şafak da bilmediği bir dünyayı yazıyor, tabii olayların içinde değil ve böylece de daha önce okuduğu kitaplardan, duyduğu öykülerden izlediği filmlerden etkileniyor ve öyle yazıyor. Ben bir kitap yazıp alkış alacağım diye kitap yazılınca böyle durumlar olabiliyor. Ben çevirirken bile o dünyaya girmeye çalışıyorum.”
Elif Şafak’a sorduk
Konuyu Doğan Kitap Kurumsal İletişim Müdürü Özlem Yaşarlar aracılığıyla yazar Elif Şafak’a sorduk. Ancak Şafak'tan bir yanıt gelmedi.
Neredeyse aynı cümleler
Benzerliğin böylesi, “Bowden’ın oturma odası yolun altında kalıyordu ve pencerelerinde parmaklıklar vardı, bu yüzden bütün görüntüler kısmiydi. Clara genelde ayaklar, tekerlekler, egzoz boruları ve sallanan şemsiyeler görürdü. Böyle anlık görüntüler çok şey anlatırdı: Canlı bir hayal gücü, yıpranmış bir dantelden, yamalı bir çoraptan, yere yakın sallanan ve daha iyi günler görmüş bir çantadan bir sürü duygulu öykü çıkarabilirdi.” (İnci Gibi Dişler, s. 30, Everest Yayınları)
Aynı oyun: “Oturma odasındaki halının üstünde bağdaş kurup oturur, tavana yakın küçük pencerelere bakardı ağzı açık. Dışarıda sağa sola akıp duran çılgın bir bacak trafiği olurdu. İşe giden, alışverişten dönen ya da yürüyüş yapan yayalar. ... (İskender, s. 135, Doğan Kitap)
5 Ağustos 2011
Cumhuriyet Gazetesi
BEN HÂLÂ YORUMSUZUM
İddiaya göre; Elif ŞAFAK'ın bu kitabı, İngiliz yazar Zadie Smith’in ‘İnci Gibi Dişler’ romanına çok benziyormuş.
İki romanın karakterleri ve olayların bire bir örtüşmesi, Elif Şafak’ın İnci Gibi Dişler romanından etkilendiğini gösteriyormuş ve bu iddiayı ortaya atan Fikir Mahsülleri Ofisi adlı blog sitesi. Site, Şafak’ın Smith’ten “intihal tartışmalarına yol açacak kadar esinlenmiş” olduğunu iddia etti.
Vatan Gazetesi'nin haberine göre, Elif Şafak ‘İskender’ adlı yeni romanında Fırat’tan başlayıp, Londra’ya kadar uzanan yolculukta, toplumun erkek çocuğa bakışını, insanların aslında en çok sevdiklerini incittiğini ve en buyuk yaraların ailede açıldığını anlatıyor. Zadie Smith’in İnci Gibi Dişler romanında ise benzer bir göç hikayesi anlatılıyor ve tıpkı İskender’de olduğu gibi Londra’-nın kenar semtlerinden birinde geçiyor. Blog iki romanı da karşılaştırıp benzerlikleri ortaya çıkarmış.
İşte o benzerlikler:
Irie’den Esma’ya Millat’tan İskender’e
“Şafak’ın İskender’i ise tam bir Millat. İkisi de doğal birer karizma, arkadaşlarının arasında doğal birer lider, yakışıklılıklarıyla göz dolduran, dikkat çekici tipler olarak tasvir ediliyor. Hem İskender hem de Millat İngiliz kızlarla takılıyor ama aileleri bu durumu pek hoş karşılamıyor. İkisi de yerli mi, göçmen mi nereli olduğuna bir türlü karar veremiyor..”
‘İntihal denir’
“İçine doğduğu siyasetten kaçmak için bambaşka bir alan seçip moleküler biyolojiye yönelen naif Nadir, Macit ve en yakın dostu Marcus’un birleşimi gibi görünüyor. Baba Adem Toprak da mutsuz evliliği ve yanlış gönül maceralarıyla bir hayli Samet İkbal gibi sanki.”
Zaide Smith’in “İnci gibi dişler” kitabının çeviremeni Mefkure Bayatlı konuyla ilgili VATAN’a konuştu. Bayatlı şunları kaydetti, “Bu kadarı tesadüf olamaz. Şafak, Zadie’nin kitabını şablon olarak örnek almış, aileyi Türk yaparak bir kitap yazmış. Konuyu basitleştirmiş. Özellikle pencere hikayesindeki benzerliği aklım almıyor. On tane öyle paralel hikaye yazılabilirdi ama pencere hikayesi paralel bile olmamış. Buna intihal denir. Uyarlarlama gibi bir şey olmuş. Esinlenmeyi aşmış. Hiç şaşırmadım. Dünya edebiyatını bir tek onlar takip ediyor, kimse bilmiyor diye düşünüyorlar. Ama Türkiye’de edebiyattaki başka kitaplardan etkilenmeleri, yapılan intihalleri araştıran ve bilen insanlar var. Örneğin Virginia Woolf’un Orlandosu ile Aziz Nesin’in Betüş’ünün ana fikri aynıdır.
Ama ayrıntılı olarak etkilenmek okur olarak kabul edilecek bir şey değildir. Belli ki Elif Şafak, Zadie Smith’ten çok etkilenmiş ve esinlenmiş. Zadie Smith’in başarısı çok iyi bildiği ve içinden geldiği insanları yazması. Elif Şafak o insanları o kadar iyi tanıyor mu? Bilemiyorum. Hayatından göç etmemiş bir aileden değilsen o hikayeyi yazman zor olur. Hikaye oturmaz, sahte olur.
Elif Şafak da bilmediği bir dünyayı yazıyor, tabii olayların içinde değil ve böylece de daha önce okuduğu kitaplardan, duyduğu öykülerden izlediği filmlerden etkileniyor ve öyle yazıyor. Ben bir kitap yazıp alkış alacağım diye kitap yazılınca böyle durumlar olabiliyor. Ben çevirirken bile o dünyaya girmeye çalışıyorum.”
Elif Şafak’a sorduk
Konuyu Doğan Kitap Kurumsal İletişim Müdürü Özlem Yaşarlar aracılığıyla yazar Elif Şafak’a sorduk. Ancak Şafak'tan bir yanıt gelmedi.
Neredeyse aynı cümleler
Benzerliğin böylesi, “Bowden’ın oturma odası yolun altında kalıyordu ve pencerelerinde parmaklıklar vardı, bu yüzden bütün görüntüler kısmiydi. Clara genelde ayaklar, tekerlekler, egzoz boruları ve sallanan şemsiyeler görürdü. Böyle anlık görüntüler çok şey anlatırdı: Canlı bir hayal gücü, yıpranmış bir dantelden, yamalı bir çoraptan, yere yakın sallanan ve daha iyi günler görmüş bir çantadan bir sürü duygulu öykü çıkarabilirdi.” (İnci Gibi Dişler, s. 30, Everest Yayınları)
Aynı oyun: “Oturma odasındaki halının üstünde bağdaş kurup oturur, tavana yakın küçük pencerelere bakardı ağzı açık. Dışarıda sağa sola akıp duran çılgın bir bacak trafiği olurdu. İşe giden, alışverişten dönen ya da yürüyüş yapan yayalar. ... (İskender, s. 135, Doğan Kitap)
5 Ağustos 2011
Cumhuriyet Gazetesi
BEN HÂLÂ YORUMSUZUM
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Kitabı bitireli fazla olmadı. Elif Şafak yine farkını ortaya koymuş, güzel bir çalışma yapmış. İzlenimleri burada paylaştım:
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=82732
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=82732
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
13 yıl
İnceleme
okunmaya değer bir kitap
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Bit Palas, Araf, Baba ve Piç gibi Elif Şafak romanlarının birinci sınıf olduğu kabul edilirse İskender maalesef ikinci sınıf. Na*okovian anlamda ikinci sınıflık Şafak´ın kendini hızlı tükettiğini düşündürtüyor. Edebiyat lezzeti olarak eksik.
Polisiye örgüsü fena değil. Ancak dini göndermeler ve gizemseverlik sanki roman konusu ne olursa olsun bu konulara değinme ihtiyacı varmış izlenimi veriyor.
"Herkesin" seveceği bir roman. 200 bin basan bir romanın başka türlü olması beklenmez zaten. Bir günde okunuyor tıpkı J.C.Grangé kitapları gibi. Keşke eski Elif Şafak diye biri mümkün olsaydı. Severdik...
Polisiye örgüsü fena değil. Ancak dini göndermeler ve gizemseverlik sanki roman konusu ne olursa olsun bu konulara değinme ihtiyacı varmış izlenimi veriyor.
"Herkesin" seveceği bir roman. 200 bin basan bir romanın başka türlü olması beklenmez zaten. Bir günde okunuyor tıpkı J.C.Grangé kitapları gibi. Keşke eski Elif Şafak diye biri mümkün olsaydı. Severdik...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
13 yıl
İnceleme
Kitabın içeriği hakkında sayın Şafak az çok bilgi verdi, merak ve ilgiyle okuyacağım.
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
Baba ve Piç'te düşündüğümü İskender'de de düşündüm. Toplumun yükselen değerlerini iyi izliyor Elif Şafak. Türkçesine, kurgusuna hala hayran olmakla birlikte popülerlik kaygısından rahatsız olmaya başladım. Kitabın kapağından başlayan, kahramanların kimliklerine sinen, gazete ropörtajlarına uzayan planlı bir kitap sanki İskender. Evet iyi bir anlatımı var, evet sürükleyici, evet dil dağarcığını zorlamış gene Elif Şafak ama Pinhan'daki özgünlükten, Aşk'taki üst basamaktan eksik bence bu kitap.
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905
İnceleme
sevgili adaşım hayranım size..hiç şaşırmadım yine beni büyülediniz..Elif Şafak imzalı her kitap okunmalı..çünkü mükemmel olan Elif Şafak.. sonuna kadar sizi destekliyorum..her kitap hazine değerinde bnm için..her kitapta yaşadıklarımdan bir parça..
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
İskender
Elif Şafak
- Doğan Kitap
- 1905