Tanıtım Yazısı
24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisidir. Lozan Barış Antlaşması; Türk Milletinin Mustafa Kemal Paşa önderliğinde 19 Mayıs 1919'da Anadolu'da başlattığı bağımsızlık hareketini, İstiklâl Harbi zaferiyle taçlandırıp, yeni kurulan Türk devletinin uluslararası arenada, uluslararası hukuk çerçevesinde tanınmasıdır bir anlamda. Lozan Barış Antlaşması; küresel güçler tarafından tasfiye edilen Osmanlı Devleti'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adıyla yeniden dirilişinin, tüm dünyaca kabulüdür dersek de yanlış olmaz.
Cumhuriyet tarihi boyunca, Lozan Barış Antlaşması ile ilgili olarak kamuoyunda değişik zamanlarda farklı tartışmalar yaşanmıştır. Elbette ki tarihteki her olay tartışılabilir. Toplumda farklı görüşlerin ortaya çıkması da çok doğaldır. Ancak Lozan Antlaşması; kitapta da göreceğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin millî güvenliği bakımından hassas bir belgedir ve eleştiri mahiyetinde bile olsa topyekûn reddi, aynı hassasiyette büyük riskler taşımaktadır. Bu bağlamda kamuoyunda çıkan tartışmaların bilimsellikten ve belgesellikten uzak, hamaset yüklü bir alana çekilmeden sürdürülmesi bu tartışmaları yürütenlerce dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Kitapta, Lozan Antlaşması'nın önemini anlatmanın yanı sıra esas olarak aktarmaya çalıştığımız iki önemli nokta vardır. Birincisi; Lozan Antlaşması'nın imzalandığı döneme gelinceye kadarki süreçte, Türkiye'nin ve dünyanın içinde bulunduğu durumun net bir şekilde idrak edilmesini sağlamak için antlaşmanın imzalandığı andaki mevcut durumu ortaya koymaktır. İkincisi; Lozan Antlaşması imzalanmasaydı ne olurdu? sorusunun analizi yapabilmek adına, daha önce imzalanmış veya kabul edilmiş Mondros, Sevr vb. antlaşmaların hükümleriyle hareket edilseydi tarih nasıl şekillenirdi ve akıbet nasıl olurdu? sorusuna cevap aramaktır. Aktarmaya çalıştığımız bu önemli iki nokta için ortaya net doneler koyabilmek amacıyla, kitabımıza Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından çok öncesinden başlayarak gelinen süreci, belgelerle gözler önüne sermeye gayret gösterdik.
Çalışma tamamlandığında gördük ki; Lozan Antlaşması'nı anlamak, Lozan'a giden yolu anlamaktan geçiyor.
Cumhuriyet tarihi boyunca, Lozan Barış Antlaşması ile ilgili olarak kamuoyunda değişik zamanlarda farklı tartışmalar yaşanmıştır. Elbette ki tarihteki her olay tartışılabilir. Toplumda farklı görüşlerin ortaya çıkması da çok doğaldır. Ancak Lozan Antlaşması; kitapta da göreceğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin millî güvenliği bakımından hassas bir belgedir ve eleştiri mahiyetinde bile olsa topyekûn reddi, aynı hassasiyette büyük riskler taşımaktadır. Bu bağlamda kamuoyunda çıkan tartışmaların bilimsellikten ve belgesellikten uzak, hamaset yüklü bir alana çekilmeden sürdürülmesi bu tartışmaları yürütenlerce dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Kitapta, Lozan Antlaşması'nın önemini anlatmanın yanı sıra esas olarak aktarmaya çalıştığımız iki önemli nokta vardır. Birincisi; Lozan Antlaşması'nın imzalandığı döneme gelinceye kadarki süreçte, Türkiye'nin ve dünyanın içinde bulunduğu durumun net bir şekilde idrak edilmesini sağlamak için antlaşmanın imzalandığı andaki mevcut durumu ortaya koymaktır. İkincisi; Lozan Antlaşması imzalanmasaydı ne olurdu? sorusunun analizi yapabilmek adına, daha önce imzalanmış veya kabul edilmiş Mondros, Sevr vb. antlaşmaların hükümleriyle hareket edilseydi tarih nasıl şekillenirdi ve akıbet nasıl olurdu? sorusuna cevap aramaktır. Aktarmaya çalıştığımız bu önemli iki nokta için ortaya net doneler koyabilmek amacıyla, kitabımıza Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından çok öncesinden başlayarak gelinen süreci, belgelerle gözler önüne sermeye gayret gösterdik.
Çalışma tamamlandığında gördük ki; Lozan Antlaşması'nı anlamak, Lozan'a giden yolu anlamaktan geçiyor.
daha fazla
Yazar: Yaşar Yazıcıoğlu
Yayınevi: Kripto Basın Yayın
ISBN: 9786054991921
Sayfa: 520s.
Boyut: 16x24
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2018
Kağıt Tipi: 2. Hamur