Gazap Üzümleri

İnsan iyilik ve kötülük yaşamdaki dengesizlik
Çaresizlik karşındaki tutunma öğrenme umut etmeKötülüğe dünyaya bozulan düzene rağmen insanın içindeki iyiliğeKitap hayattıİnançtıNefes alırken cennet ve cehennemin yer yüzü tanımı gibi özün barındırdığı her duyguyuİliklerimde duyduğumHıçkıra hıçkıra ağladıgim bir kitaptıHer teninÖzellikle de içlerinde bitmeyen açlıklar büyüten her bedenin bir kez daha içini sorgulaması gerek dedirten bir kitaptı.

Yazarın eserde ilk bölümlerde kaplumbayı bir sembol olarak kullanmasının en büyük amacı insanların açlıktan kırılmalarına vurgu yapmak istemesidir. Kamlumbağa açlığa en uzun dayanan bir hayvan türüdür. Özellikle bu duruma maruz kalan küçük çocuklara dikkat çekmek istemiştir, Joad annenin ilk kamp yerine vardıkları zaman yemek yapma işlemine girişir ve bu esnada kampın tüm aç çocukları annenin etrafında toplanır. Anne yemeği ailesine verse çocuklar aç kalacaktır. Çocuklara verse aile aç kalacaktır. Joad Anne yoksul insan psikolojisi davranışı ile yemeği eşit bölüşürtürür. Yarısını ailesine, yarısını çocuklara dağıtır. Fakir insanlarda cömertlik, paylaşma zengin insanlara göre daha fazladır. Ve bu konu üzerine birçok psikologların yapmış oldukları araştırmalar mevcuttur. İnsanların gelir dağılımı artıkça paylaşım oranlarının azaldığı tespit edilmiştir. Fakir ve yoksul insanların ise daha eşitçil bir paylaşım sergiledikleri tespit edilmiş.

''Düşüncelerimin doğru olduğuna o kadar derinden inandım ki, bugün bile hâlâ aynı şekilde düşünüyorum.''
"Biliyorsunuz, toprak zayıfladıkça zayıflıyor. Pamuğun toprağı ne duruma düşürdüğünü biliyorsunuz, toprağı soyup soğana çeviriyor; bütün kanını emiyor..."''Peki, haydi gidelim, ama nereye?.. Nasıl gidelim?.. Paramız yok.''''Toprak ve Hayvan Ürünleri Ortaklığı dediğin de kimdir?" dedim. "O, bir insan değildir. Bir ortaklıktır." dedi. İnsan deli olur be!.. Canına okuyacağın bir insan yok ki karşında canına sıçasın. Herkes saldıracak birini aramaktan bıktı, usandı, ama ben bıkmadım. Ben hepsinin canına okuyacağım! Burada kalıyorum!..Ufukta güneşin büyük kızıl bir parçası asılı kaldı bir süre, sonra eriyip kayboldu.Güneşin battığı yer aydınlıktı; üzerinde kanlı ve paçavraya benzeyen kopmuş bir bulut asılıydı. Ve alaca karanlık doğudan doğru geldi, yere yayıldı. Akşam yıldızı parlayıp sönüyordu alaca karanlıkta. Gri renkli kedi açık samanlığa doğru süzülüp gitti, bir gölge gibi içeri girdi. ''Bir insanın-ülkenin zenginliği ve fakirliği sahip olduğu toprak ve su ya borçludur.Her ne kadar sanayie yönelmiş ülkelerin ekonomisini güçlüdür düşüncesinde olsak da toprağı olmayan ülkeler en ufak hastalık vs. gibi durumlarda torağın verdikleriyle karınlarını doyacağı aşikârdır.Rabbim hiç kimseyi açlıkla sımasın...

ohn Steinbeck'in "Gazap Üzümleri" adlı eserinde; 1930 lu yılların ekonomik buhranında Abd'de tarımda makineleşmenin başlaması ve bankaların sömürüsüyle işsiz kalan pek çok çiftçi ailesi ve bu ailelerden olan Joad ailesinin dramı anlatılmakta...Oklahoma'da yaşayan Joad ailesi elindeki malları satıp eski bir araba alırlar ve iş bulmak umuduyla bereketli toprakları olan Kaliforniya'ya doğru zorlu bir yolculuğa çıkarlar... Bakalım Joad ailesi umduğunu bulabilecek mi? Yazarın uzun betimlemeleri bazen sıksa da o güzel yazın dili sizi içine alıp olayları size de yaşattırıyor âdeta... Kapitalizmin iğrenç yüzünü bizlere gösteren kitabı okurken Orhan Kemal tadını aldım diyebilirim...çok güzel mesajlar veren bu güzel eseri çok beğendim tavsiye ederim... kitapla kalın dostlar...

İstanbul'a veda ederken yanıma aldığım romanlar arasında Gazap Üzümleride var. Gençlik yıllarımda bu roman ismi çok dikkatimi çekmişti. Zengin bir kütüphane var fakat şu ana kadar nasip olmamıştı okumak, şimdi okunmamışların sırasında bekliyor. Yanlış mı hatırlıyorum bilmem fakat sanki yabancı sinemada flimi de vardı sanki o eski yıllarda.

Orta okul yıllarında okumuştum. Sonra yine okurum diye romanı tekrar aldım. Çünki önceki romanım kayıplar arasına girmişti, hala yarım ara ara okuyorum. Beğendiğim bir roman.

Amerika'nın bir dönemine damgasını vuran toprağa bağlı mevsimlik işçilerin açlıkla, yoklukla mücadelesini gıptayla okuyacağınız dünya klasiklerinden bir baş yapıt. John Steinbeck'in usta anlatımıyla betimlemeleriyle okuyarak değil yaşayarak hissedeceğiniz, elinizden bırakamayacağınız bir roman.

yıllar önce okumuştum tekrar tekrar...harika bir kitap sürükleyici ,akıcı....kapitalizmin anavatanına koyulmuş atom bombası bu kitap o dönemin ekonomik bunalımı daha iyi anlatan ,daha iyi başka bir kitap tanımadım,,gerçek bir destan,hem gerçek,hem acı,hem açlık,hem gurbet ve hepsi ışık tutan solgun bir umut,,konuşulacak okadar çok şey var ki bu kitap için zaman alır...

bugün dünyanın jandarması olan bir ülkenin tarihindeki açlıkla sınavı...
etkileyici ki zaten yazarın bendeki yeri apayrıdır hakkını vermiş okumuyor yaşıyorsunuz
ve
ne kadar açsanız o kadar eğilirsiniz...
Tavsiye derim

Gazap Üzümleri
En ilgi çekilen tarafı sefalet içinde kıvranan yoksul halkın çektiği acıların bir örneğidir.Yaşlı bir adamın samanlıkta zor nefes verirken gözleri mel ulaşmış ölümü beklerken,yeni doğum yapmış bir kadın tesadüfen samanlığa gidip o yaşlının durumunu görüp ona memesini emdirerek onu tekrardan hayata döndürmesi olmuştur.
Değerli bir eserdir.kutlarım...

John Steinbeck'in Bitmeyen Kavga'sını, Gazap Üzümleri' ni, lise yıllarında okumuştum. Californiya da meyve bahçelerinde çalışan işçilerin direnişleri ve örgütlenmelerini konu alan klasik edebiyat örneklerinden sürükleyici ve etkileyici romanlardı. Yazarın; Kenar Mahalle, Fareler ve İnsanlar gibi birçok romanı ses getirmiş, birçok dile çevrilerek, yazarın ününe ün katmıştır.

Sanırım, Gazap Üzümleri kitabı, altı yüz sayfa civarında olması gerek, bir kış boyu okudum bu kitabı
John Steinbeck, kendisine has güçlü bir anlatım ile yazdığı için, görsellikten daha fazla etki bıraktı bende

beni etkileyen en güzel kitaplardan biri genç amerikanın savaş sonrası ekonomik sancıları...bu kitaptan makineleşmeye kızıldığı izlenimi olsa da makineleşme elbetteki kaçınılmaz... ki amerika teknik anlamda çok daha ilerlemiştir romanın yazıldığı yıllar sonrasında gözönüne alınırsa dikkat edilmesi gereken asıl kavram burada amerikan milliyetçiliğidir. yetmiş iki milletten insan varken bu ülkede insanların idealizmleri United States oF America olmıuş ve başarmışlardır...Bizde ise hala bağnazlık hala sol ya da sağ çığırtkanlığı olmayan tek şey insan kavramı...nereden nereye diye üzerinde düşünülmeli...viraneden bir asude nasıl doğmuş anlamaya çalışılmalı...

bir amerikan edebiyatı klasiği ingilizce bilenlerin orjınal dilinde okuması tavsiye edilir bir çok çevirisi var kaliteli bir çevirisinden okunması tavsiye edilir.

aslında bizim pamuk ırgatlarının hayatına çok benzeyen bir hikayedir kitabın özü ancak değerlendirmeyi yaparken kitabı bitirdikten sonra kıtabın geçtiği tarih ve bu günkü türkiyeyide değerlenidrmenizi hararetle tavsiye derim ...saygılar.

Amerika denildigi vakit devlet olarak politikayi goz onunde tutmamak gerek oraya gidip
yerlesen insanlarda insandir .Dunyanin her bir yerinden gidilmis yeni umutlar ,arayislar ve Amerika ruyasi demek ev ,is ve dogru durust bir yasam tarzi arasidir.Ilk goclerde cekilen zorluklar ve onunla birlikte gelen acilari unutmamak gerek.

Türkiye'nin farklı yerlerinden (veya Türkiye dışından) gelip günübirlik buldukları işlerde çalışarak hem kendilerinin hem de geride bıraktıklarının geçimini sağlayan geceleri şantiyelerde veya şanslılarsa kapalı işyerlerinde konaklayan, devlet kayıtlarında adı değil kayıtdışı olarak sayısı geçen insanlar kadar yürek parçalayıcı ve isyan duygusu oluşturan hayatlara ve sisteme dair bir kitap.

Okudum,ama bence fazla abartılacak kadarda etkilendiğimi söyleyemem...Amarika işte kendisi ne ki yaşantıları ne olsun,aile işsiz kalmış,zorunlu göç etmiş,biri birini öldürmüş,vs....Bence Amerka merkezli dünyada gelişen olayları iyi okumak daha faydalı olur...

John Steinbeck bana göre ilk çıkışını gazap üzümleri ile yaptı. Ardından Gazap üzümlerinin devamı niteliğinde olan "Bitmeyen kavga ile de yerini tam anlamı ile sağlamlaştırmıştır.

Gazap üzümlerinde, üstlerinde oturdukları topraklardan, insan gücünün yerini makine gücünün alması nedeniyle sürülen ve aç karınlarını doyurabilmek için binlerce kilo merte ötelere taşınıp, gittikleri yerlerde de aradıklarını bulamayan ama ona rağmen yine de umutlarını kaybetmeyen insanların var oluş çabalarını anlatıyor.

Her birimizin okuması ve kendimize ait dersler çıkartması gereken bir kitap Gazap üzümleri.