Tanıtım Yazısı
Hasta bir insanla sağlıklı bir insan arasındaki en büyük farklardan biri; sağlıklı insanın geleceğin korkularını ve geçmişin yükünü taşımadan, içinde bulunduğu anda herhangi bir kaygı duymaksızın nasıl mutlu yaşayacağını bilmesidir. Biz insanlar geçmiş ve geleceğin o denli etkisi altındayızdır ki; çoğu zaman çocukluğumuzun altın günlerini anarız ya da bizi en fazla keyiflendireceğini düşündüğümüz yaşamımızın bir parçasını sıkça zihnimizde tutarız. Bu durumun nedenini, o günlerin kaygısız ve hayatın sorumluluklarının omuzlarımıza henüz çökmediği günler olmasıdır. Bu nedenle geçmiş terk edilmediği, halen şimdiki zamana sızdığı için kişi hastadır. Ama şimdiyi yaşamak; hayatın anlamını kavrayarak kişinin kendi sorumluluğunu almasıdır. Gelin birlikte bu sorumluluğu paylaşalım. "Biri beni kurtarsın" yerine; "biri benim kendimi kurtarmama rehberlik etsin, yol göstersin" mantığı hayata geçirilmelidir. “En iyi terapistim, ben” bu mantıkla hazırlanmış bir kitaptır. Çünkü kişi kendine ihanet ettiği için hastadır, sıkıntıdadır ve ancak kendi kendinin terapisti olarak şifa bulabilir.Bu süreçte terapistte hastasından bir şeyler öğrenmek zorundadır. Her insan kutsaldır, biriciktir ve kendi birikimleri vardır. Hastasından bir şeyler öğrenemeyen bir terapist kendini tekrar etmeye başlamış demektir ve en iyi ihtimalle bir süpervizyona ihtiyacı vardır. Viyana Anatomi Enstitüsü’nün kapısında “burada ölüler bize öğretiyorlar” cümlesi yazar. Terapilerde de “her hasta/danışan bize bir şeyler verir ve öğretir” cümlesini terapist zihnine yazmalıdır. Başarısı kanıtlanmış bir tecrübe ve profesyonel bir yaklaşım için ulaşabileceğiniz en doğru kitaplardan birini aldınız, rahat olun.
GİRİŞ
Kişinin kendi içsel ve manevi dünyasını keşfe götüren bir yola çıkması çok kolay bir tercih değildir. Evrensel değerlerin, bizi biz yapan kendi değerlerimizle (birey olarak ait olduğumuz sosyal yapımız, ailevî bağlarımız, inançlarımız, geleceğe dair düşlerimiz, bazen yüreğimizi acıtan bazen de düşündüren türkülerimiz, Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bektaş ve Hacı Bayram gibi manevî önderlerimiz, eski zamanları anlatan tonton yaşlı ninelerimiz ve dedelerimiz, düğünlerimiz ve can yakan ağıtlarımız, şehitlerimiz ve erenlerimiz ve baharda çaput bağladığımız söğüt ağaçlarımız vb.) harmanladığı bu kitap ile kendimize nasıl baktığımızı görecek, duyguların gücünü hissedecek ve en iyi terapistin kendimiz olabileceğini özümseyeceksiniz. Günlük yaşantıdan kaynaklanan engelleri aşmak, içteki boşluğu doldurmak, sorunları çözmek, zorluklarla başa çıkmak, sağlıklı ve mutlu olmak için bu kitapla, kendinizdeki sevgiyle, güçle, inançla ve istekle kendinizi nasıl yeniden yaratacağınızı göreceksiniz, kaderinizi yeniden yazacaksınız. Bu süreçte “ben” ve “öteki” arasındaki ilişkiyi anlamak açısından psikoterapi süreci ve uygulamaları çok iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu nedenle mesleğimden yola çıkarak hayatlarına bir şekilde girdiğim ve acılarına ortak olduğum ve okurun bilincin işleyişini daha yakından kavramasına imkân tanıyan danışanlarımın terapi deşifrelerinden alıntıları kitaba bolca koymaya çalıştım. Çünkü ister tanı koyma, ister terapiye başlama amacıyla olsun hasta-terapist ilişkisi ötekini anlamak açısından bize çok önemli ipuçları vermektedir. Ötekini anlama çabası, psikoterapide nihai bir amaç değildir. Hemen her zaman ötekinin kendini değiştirme yolculuğunun bir ön aşaması olarak görülebilir. Bu nedenle bilginin içinde gizlenen hikmeti açığa çıkartmak, insanın kendine ve doğaya yabancılaşmasını azaltıp kendini özgürleştirmesine yardımcı olmak, sağlıklı düşünmek ve doğru kararlar vermek için şarttır. Büyü, fal, çaput bağlama, türbe ziyaretinde bulunma ve gelecekten haber verme gibi boş inançlardan kaynaklanan düşünce sisteminden kurtulmak ve aklın mantığın ilkeleri doğrultusunda hayatı algılayabilmek için; bütün insanlarda var olan ruhsal gücü oluşturan duyguların, aklı oluşturan zekâ, dikkat, algı, bellek, karar verme gibi öğelerin doğru, sağlıklı biçimde kullanılmasını sağlayan yolları ve yöntemleri anlamak gerekir. Bilim yoluyla bilgiye varılmasından yana olan Freud, 1896`da arkadaşına yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Genç iken en çok arzuladığım şey felsefe bilgisine sahip olmaktı; hiçbir şeyi bu kadar çok istememiştim. Şimdi bu hasretimi tıptan psikolojiye geçerek giderme yolundayım." Freud’un çalışmalarından yola çıkarak okuru psikoterapi, bilinç, bilinçdışı, özdeşim ve yüceltme gibi derin egonun savunma mekanizmaları, içgüdü, ödipal kompleks, bedel ödeme, kendi kendini cezalandırma, borderline durum, narsisizm, id, ego, derin ego, süperego gibi kavramlar ile tanıştırmaya çalıştığım ve şimdiye kadar yazdığım kitaplar arasında en çarpıcı eserlerimden birisi olan “En İyi Terapistim Ben”; başta kendinde bir sıkıntı olduğunu düşünen kişilere ve ruh sağlığı profesyonellerine olduğu kadar, yaşamının bir noktasında insan ruhunun derinliklerini kavramaya yönelen ve psikoterapiye meraklı okura da hitap etmektedir. Aynı zamanda seven, sevilmeyen, acı çeken, inanan, korkan, gülen, nefret eden, kıskanan, fedakârlık gösteren, ahlaklı, bencil, kendini beğenmiş, karamsar, yalnız, sorumluluk sahibi, umut eden herkesin kendisine dair de bir şeyler bulabileceği bu kitabın sırrı, insanın varlığının bütününü yaşadığı hastalığın bütününe karşı harekete geçirmesi çağrısında gizlidir. İnsan düşüncesinin ufuklarına doğru yapılan gizemli bir yolculuğun öyküsünü anlatan bu kitap; yaşamı ve insanı konu olan onlarca başyapıttan damıtılmış bir psikoterapi el kitabıdır, insana var olma sanatını insanca anlatan bir farkındalık çalışmasıdır.
Anlamlı tesadüfler kişiye doğru yaşam yolunda olup olmadığını söyleyebilir; kişi doğru yolda değilse ona tavsiyelerde bulunabilir; hepsinin ötesinde kişiye bu dünyada sadece basit gözlemciden ibaret olmadığını, aslında her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu holistik bir ağın daimi katılımcısı olduğunu hatırlatır. Bu kitabı alıp okumanız ve anlamaya çalışmanızda anlamlı bir tesadüftür. Çünkü kişinin yargılamadan, suçlamadan, utanmadan, korkmadan ve endişelenmeden kendisiyle ve çevresiyle bütünleşebilmesine, bütünleşerek büyümesine, büyüdükçe büyük bir dünyada olduğu gibi var olmasına olanak tanıyan hümanist bir bakış açısına sahip olan bu kitap; yaşanmış psikoterapi öyküleriyle hayatınıza yeni bir anlam katacaktır. Yalnız ruh sağlığı profesyonellerinin değil, herkesin kolaylıkla okuyup anlayacağı bir dille kaleme alınmış, ana kuramları içeren, daha çok kişinin iç dünyasında yankılanan belli belirsiz sorulara yanıt vermeye çalışan bu kitap; özgüveni yükseltmeye, yaşamı daha olumlu yönlendirmeye ve kişinin olumsuzluklardan daha az etkilenmesine olanak sağlayacaktır.
GİRİŞ
Kişinin kendi içsel ve manevi dünyasını keşfe götüren bir yola çıkması çok kolay bir tercih değildir. Evrensel değerlerin, bizi biz yapan kendi değerlerimizle (birey olarak ait olduğumuz sosyal yapımız, ailevî bağlarımız, inançlarımız, geleceğe dair düşlerimiz, bazen yüreğimizi acıtan bazen de düşündüren türkülerimiz, Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bektaş ve Hacı Bayram gibi manevî önderlerimiz, eski zamanları anlatan tonton yaşlı ninelerimiz ve dedelerimiz, düğünlerimiz ve can yakan ağıtlarımız, şehitlerimiz ve erenlerimiz ve baharda çaput bağladığımız söğüt ağaçlarımız vb.) harmanladığı bu kitap ile kendimize nasıl baktığımızı görecek, duyguların gücünü hissedecek ve en iyi terapistin kendimiz olabileceğini özümseyeceksiniz. Günlük yaşantıdan kaynaklanan engelleri aşmak, içteki boşluğu doldurmak, sorunları çözmek, zorluklarla başa çıkmak, sağlıklı ve mutlu olmak için bu kitapla, kendinizdeki sevgiyle, güçle, inançla ve istekle kendinizi nasıl yeniden yaratacağınızı göreceksiniz, kaderinizi yeniden yazacaksınız. Bu süreçte “ben” ve “öteki” arasındaki ilişkiyi anlamak açısından psikoterapi süreci ve uygulamaları çok iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu nedenle mesleğimden yola çıkarak hayatlarına bir şekilde girdiğim ve acılarına ortak olduğum ve okurun bilincin işleyişini daha yakından kavramasına imkân tanıyan danışanlarımın terapi deşifrelerinden alıntıları kitaba bolca koymaya çalıştım. Çünkü ister tanı koyma, ister terapiye başlama amacıyla olsun hasta-terapist ilişkisi ötekini anlamak açısından bize çok önemli ipuçları vermektedir. Ötekini anlama çabası, psikoterapide nihai bir amaç değildir. Hemen her zaman ötekinin kendini değiştirme yolculuğunun bir ön aşaması olarak görülebilir. Bu nedenle bilginin içinde gizlenen hikmeti açığa çıkartmak, insanın kendine ve doğaya yabancılaşmasını azaltıp kendini özgürleştirmesine yardımcı olmak, sağlıklı düşünmek ve doğru kararlar vermek için şarttır. Büyü, fal, çaput bağlama, türbe ziyaretinde bulunma ve gelecekten haber verme gibi boş inançlardan kaynaklanan düşünce sisteminden kurtulmak ve aklın mantığın ilkeleri doğrultusunda hayatı algılayabilmek için; bütün insanlarda var olan ruhsal gücü oluşturan duyguların, aklı oluşturan zekâ, dikkat, algı, bellek, karar verme gibi öğelerin doğru, sağlıklı biçimde kullanılmasını sağlayan yolları ve yöntemleri anlamak gerekir. Bilim yoluyla bilgiye varılmasından yana olan Freud, 1896`da arkadaşına yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Genç iken en çok arzuladığım şey felsefe bilgisine sahip olmaktı; hiçbir şeyi bu kadar çok istememiştim. Şimdi bu hasretimi tıptan psikolojiye geçerek giderme yolundayım." Freud’un çalışmalarından yola çıkarak okuru psikoterapi, bilinç, bilinçdışı, özdeşim ve yüceltme gibi derin egonun savunma mekanizmaları, içgüdü, ödipal kompleks, bedel ödeme, kendi kendini cezalandırma, borderline durum, narsisizm, id, ego, derin ego, süperego gibi kavramlar ile tanıştırmaya çalıştığım ve şimdiye kadar yazdığım kitaplar arasında en çarpıcı eserlerimden birisi olan “En İyi Terapistim Ben”; başta kendinde bir sıkıntı olduğunu düşünen kişilere ve ruh sağlığı profesyonellerine olduğu kadar, yaşamının bir noktasında insan ruhunun derinliklerini kavramaya yönelen ve psikoterapiye meraklı okura da hitap etmektedir. Aynı zamanda seven, sevilmeyen, acı çeken, inanan, korkan, gülen, nefret eden, kıskanan, fedakârlık gösteren, ahlaklı, bencil, kendini beğenmiş, karamsar, yalnız, sorumluluk sahibi, umut eden herkesin kendisine dair de bir şeyler bulabileceği bu kitabın sırrı, insanın varlığının bütününü yaşadığı hastalığın bütününe karşı harekete geçirmesi çağrısında gizlidir. İnsan düşüncesinin ufuklarına doğru yapılan gizemli bir yolculuğun öyküsünü anlatan bu kitap; yaşamı ve insanı konu olan onlarca başyapıttan damıtılmış bir psikoterapi el kitabıdır, insana var olma sanatını insanca anlatan bir farkındalık çalışmasıdır.
Anlamlı tesadüfler kişiye doğru yaşam yolunda olup olmadığını söyleyebilir; kişi doğru yolda değilse ona tavsiyelerde bulunabilir; hepsinin ötesinde kişiye bu dünyada sadece basit gözlemciden ibaret olmadığını, aslında her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu holistik bir ağın daimi katılımcısı olduğunu hatırlatır. Bu kitabı alıp okumanız ve anlamaya çalışmanızda anlamlı bir tesadüftür. Çünkü kişinin yargılamadan, suçlamadan, utanmadan, korkmadan ve endişelenmeden kendisiyle ve çevresiyle bütünleşebilmesine, bütünleşerek büyümesine, büyüdükçe büyük bir dünyada olduğu gibi var olmasına olanak tanıyan hümanist bir bakış açısına sahip olan bu kitap; yaşanmış psikoterapi öyküleriyle hayatınıza yeni bir anlam katacaktır. Yalnız ruh sağlığı profesyonellerinin değil, herkesin kolaylıkla okuyup anlayacağı bir dille kaleme alınmış, ana kuramları içeren, daha çok kişinin iç dünyasında yankılanan belli belirsiz sorulara yanıt vermeye çalışan bu kitap; özgüveni yükseltmeye, yaşamı daha olumlu yönlendirmeye ve kişinin olumsuzluklardan daha az etkilenmesine olanak sağlayacaktır.
daha fazla
Yazar: Cem Keçe
Yayınevi: Ütopya Grafik Tasarım
ISBN: 9786054116027
Sayfa: 360s.
Boyut:
Kapak:
Tarih: 2009
Kağıt Tipi: